'Komisyon Abdullah Öcalan'ın görüşmenin formülünü bulmak zorunda' 2025-10-16 11:35:24   ANKARA – DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan "Komisyon bir şekilde Öcalan'ın görüşlerinin komisyona akmasının formülasyonunu bulmak zorunda" dedi.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, güncel gelişmelere ilişkin partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuşuyor.    Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için tarihi bir zaman diliminden geçtiğine dikkat çeken Ayşegül Doğan, "Bu meseleyi 'Birlikte çözerek başarıya ulaşalım' dedik. Bu süre zarfında atılan adımlar Türkiye'nin demokratikleşmesi ve tabii ki kalıcı barışın sağlanması için çok önemli adımlar. Bunların çok kıymetli kazanımlar olarak. Her bir aşamayı Kürt meselesinin demokratik çözümü, toplumsal barışın tesis edilmesi, demokratik haklar için çok değerli bir imkan olarak değerlendirdik. Üzerine konuştuğumuz konu hassas kırılgan. İnsan hayatından bahsediyoruz. Köklü ve derin bir mesele derken tam da bundan bahsediyoruz. Yıllardır süren bir çatışmalı durumdan bahsediyoruz. Hep birlikte soluk almaktan söz ediyoruz. En başından beri birleştirici olmaya çalıştık. En başından beri ayrıştırıcı olanları uyarmaya çalıştık. 'Yapmayın, bu hassas ve kırılgan konuyla ilgili siyasi ikbal, çıkar, rant, koltuk hesabı yapmayın' dedik" ifadelerini kullandı.    DEM PARTİ'NİN KURUCU ÖZNE ROLÜNDEN RAHATSIZLAR    Sürece ilişkin kullanılması gereken dile değinen Ayşegül Doğan, şöyle devam etti: "Toplumu kucaklayan, birleştiren, ötekileştirmeyen bir dil kullanmaya hassasiyetle yaklaştık. Bu konuda çağrılar yaptık. Bu dönemin dilinin nasıl olması gerektiğini söyledik. Bu dönemin dilinin güvenlikçi bir paranteze konulamayacağı özellikle altını çizdik. Türkiye'nin bu dönemde ihtiyaç duyduğu dil ve yöntem diyalog, çözüm, barış ve demokrasiyi içermeli. Günlerdir DEM Parti'yi linç etmeye kalkışanlar var. Günlerdir DEM Parti'nin bu süreçteki kurucu özne, kurucu siyasi aktör olma halinden rahatsızlık duyanlar var. Bu sebeple de bize dönük saldırılar var. Şimdi bunların bir tesadüf mü? Bunların bir tesadüf olduğuna bizi kimse inandıramaz. Bunun tesadüf olmadığını biliyoruz. Bunun örgütlü, bunun organize bir aklın işleri olduğunu biliyoruz.   IRKÇLIĞA, NEFRETE KARŞI GÜR SESLE KONUŞMALIYIZ   Herkes bilir ki bunlara pabuç bırakmayacak kadar deneyim sahibiyiz. Ancak Türkiye kamuoyunu, Türkiye'deki siyasi partileri, hak savunucularını yeniden sorumluluğa davet etmek istiyoruz. Bu yalnızca DEM Parti'nin sorumluluğu değil. Türkiye'nin demokrasi meselesi için biz en önde mücadele eden siyasal geleneğiz. Ancak burada çoğalmalı ve sesimiz daha gür çıkmalı. Irkçılığa karşı, nefrete karşı daha gür bir şekilde konuşmalıyız. Daha güçlü bir şekilde mücadele etmeliyiz. Süreç karşıtlığı üzerinden hesaplar yapanlar var. Süreci eleştirmek başka bir şey. Ki biz de süreci eleştiriyoruz. Bizim de eleştirilerimiz var. Eleştirilerimizi de her zaman söylüyoruz. 'Tasarımı farklı olabilirdi, komisyon dinlemelerle bu kadar çok vakit geçirmeyebilirdi, şu ana kadar Sayın Öcalan'la görüşmüş olabilirdi, farklı kesimler dinlenmiş olabilir, toplumsallaşmış olabilirdi, daha cesur davranılabilirdi, daha cesur adımlar atılabilirdi' diyoruz ve halen de bunları talep ediyoruz. Bunlar bizim de eleştirilerimiz, ortak kaygılarımız. Ancak süreci eleştiriyoruz diye kategorik karşıtlık yapanlar olduğunu da biliyoruz. Ve bu kategorik karşıtlığın beslendiği kökü de biliyoruz biz. Bunu bilmiyormuşuz gibi sanki DEM Parti bir sürecin içerisinde olduğu için Türkiye'deki antidemokratik uygulamalarla ilgili yeterince ses yükseltmiyor ya da mücadele etmiyormuş gibi davrananların da amacının ne olduğunu biliyoruz. Irkçılığa karşı birlikte mücadele edeceğiz. Nefret suçuna karşı birlikte mücadele edeceğiz.   DERVİŞOĞLU'NA YANIT   Bakınız ölüm üzerinden iktidar, rant ve koltuk devşirmeye çalışan zihniyet dün kendini bu sefer Meclis kürsüsünde gösterdi. Bir siyasi partinin gölgesi altında saklı bir şekilde gösterdi, değil mi? Apaçık ortaya çıktı. Dün İYİ Parti Genel Başkanı'nın partimizi, temsil ettiğimiz milyonları ve değerleri hedef olan diliyle göründü bir kez daha. Kan, ölüm ve hamasetten besleniyorlar ve korkuyorlar. Zavallılar. Niye korkuyorlar? Çünkü tarihin çöp sepetine doğru yol almaya başladıklarının farkındalar. Kandan, ölümden, hamasetten beslenen siyasi partiler tabela partisi olarak bile kalamadılar. O yüzden bunu görenler, miadı dolanlar çırpınıyor. Ancak bu son çırpınışları. Bu zatın sözleri sadece partimize değil, bu ülkede onurlu bir yaşam, eşitlik ve demokrasi talep eden herkese yönelmiş sözlerdir. Böyle kabul edilmeli, böyle algılanmalı ve buna karşı da böyle cevap verilmeli.   KOMİSYON ABDULLAH ÖCALAN İÇİN FORMÜL BULMALI   Komisyon bir şekilde Öcalan'ın görüşlerinin komisyona akmasının formülasyonunu bulmak zorunda. Çünkü komisyon bununla sorumlu aynı zamanda. Çünkü komisyon çatışmanın sonlandırılmasını istiyor. Sayın Öcalan yalnızca kurucu önder değil, aynı zamanda barışın ve demokratik çözümün kurucu gücü. Niye kurucu gücü olduğunu gidip doğrudan kendisine sorup dinlesinler lütfen. Türkiye'ye zaman kaybettirmesinler. Kimsenin Türkiye'ye zaman kaybettirmemesi gerekiyor. Esas vatanperverlik, esas ülke sevgisi, esas yurtseverlik, esas vatan sevgisi budur. Irkçılık değil, nefret dili değil."   PERVİN BULDAN'IN AÇIKLAMALARI   İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan’ın, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın medya diline dönük eleştirilerini aktarmasına yönelik saldırılara değinen Ayşegül Doğan, şöyle devam etti: "Pervin Buldan'a dönük saldırılar, tesadüf değil. Bunu bir kere söyleyelim. Bunun bağlamından kopartılması da bir tesadüf değil. Herkes yıllardır DEM Parti'nin DEM Partili milletvekillerinin ve özellikle de İmralı heyeti üyesi Pervin Buldan'ın ne için mücadele ettiğini biliyor. Neler yaşadığını da biliyor, kişisel tarihini de biliyor. Ve bunlara neden maruz kaldığını da biliyoruz. O karanlık güçlerin hala yani 90'ların karanlığının hala bir şekilde çırpınmaya çalıştığını da biliyoruz. Tüm bunlara rağmen sanki biz böyle medyaya sansür istemişiz ya da Öcalan baskı, sansür istemiş gibi veya Pervin Buldan bunu böyle aktarmış gibi bir algı yaratmaya çalışmak kutuplaştırmayı, kutuplaştırıcı siyasetin işine yarıyor. Biz medyanın çeşitli şekillerde sansürüne, manipülasyonuna, ambargosuna, dezenformasyonuna maruz kalmış ve buna karşı mücadele eden bir siyasi partiyiz. Üstelik can pahasına mücadele eden bir siyasi partiyiz bu uğurda. Hiç kimse bizim basın özgürlüğüne yaklaşımımızı, düşünceye ve ifade özgürlüğüne yaklaşımımızı, Türkiye'nin demokratikleşmesi ile ilgili mücadelemizi ya da Buna dair yaklaşımımızı sorgulama haddine de sahip değildir. Bu konuda herkes gerçekten haddini ve sınırlarını bilmek zorunda. Ne biz bu konuda rüştümüzü ispatlamak durumundayız.   ÖCALAN'IN SANSÜR İSTEDİĞİ ALGISI ÇARPITMA   Biz, Öcalan adına konuşamayız. Biz Öcalan'ın görüşlerini kamuoyuna ancak elimizdeki bilgiler kadarıyla aktarabiliriz. Yani İmralı heyetimiz görüşmeler yapıyor. Bize bu görüşmeler çerçevesinde bazı bilgilendirmeler yapıyor. Bu bilgilendirmeleri zaten biz Kamuoyuyla paylaşıyoruz. Şimdi 27 yıllık tecride rağmen demokratik bir çözüm önermesi olan, demokratik entegrasyondan söz eden, bunu bir program olarak Türkiye'ye teklif eden, Ortadoğu'daki halklar için de bunun ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatan, barışın kurucu gücü olan bir ismin sansür ve ambargo istemesi mümkün olabilir mi? Size soruyorum. Olamaz. Bu bir çarpıtma."