Mithat Sancar: Öcalan’ın çağrısı iyi analiz edilmeli 2025-05-17 17:01:13   AMED - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın iyi analiz edilmesi gerektiğini belirten DEM Partili Mithat Sancar, “Adımların atılmaması toplumsal meşrutiyet ve sürecin ilerlemesini zorlaştırır. Hukuksal adımlarla itiraz ve endişeler azalacaktır” dedi.    Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), Amed Ticaret ve Sanayi Odası’nda (DTSO) “Toplumsal barışın inşasında hukukun rolü” konulu panel düzenledi. Panele, kentteki siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Açılış konuşmasını DİTAM Yönetim Kurulu üyesi Mesut Azizoğlu yaptıktan sonra ilk oturuma geçildi.    “Barışı inşa etmenin siyasal ve hukuksal temelleri” başlığı altında gerçekleştirilen oturumda Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Mithat Sancar konuştu.    ‘SÜRECİN SORUMLULUĞU AĞIR’   Var olan sürecin diğerlerinden farklı, hedefin büyük, sorumluluğun ağır olduğunu belirten Sancar, bu nedenle doğru soruların sorulması gerektiğini söyledi. Farklı kesimlerin farklı beklentileri olduğunun altını çizen Sancar, dünyadaki çözüm süreçlerinin müzakere, mutabakat ve anlaşmayla sonuca bağlandığını dile getirdi. Örgütün silah bırakması sağlanarak devletin çatışmadan vazgeçmesinin mümkün olduğunu söyleyen Sancar, “Silah bırakılması bu süreci diğerlerinden farklı kıldı. Ancak ‘niye ve ne için yapıldı’ soruları soruluyor. Türkiye’nin batısında da hukuka uymayan, hukuk devletini askıya almış bir rejim söz konusu. Hukuka uymayan ve hukuku askıya alan bir rejimden nasıl barış beklenir temel soru budur? Şeffaflığın olmadığı, katılıma da alan açılmadığı gibi kuşkular, eleştiriler var” dedi.    ‘TOPLUMSAL KESİME SORUMLULUK DÜŞÜYOR’   Yeni bir inşada dilin önemine dikkat çeken Sancar, “Diğer yöntemlerle ilgili tutum geliştirirken de özenli olmak gerekiyor. Bu da, itiraz ve eleştirilerden vazgeçmek anlamına gelmiyor. Barış dilini buna göre kurmamız gerekiyor. Şüphesiz çatışmadan beslenen kesimlerde var. Çatışmanın varlığını kendi varoluş kaynağı olarak gören siyasal odaklar var. Bu süreç ilerlerse çözüm ve demokrasiye doğru açılan kapılara evirilmek durumundadır” diye belirtti. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın da iyi analiz edilmesi gerektiğini dile getiren Sancar, “Sayın Öcalan bence barışın inşasını iki tarafın anlaşmasıyla ortaya koymak istiyor. Barıştan çözüme gidilecekse demokratik toplum dediğimiz kavramı hayata geçirecek veya canlı dinamiğe geçirecek çabalara ihtiyacımız var. Bundan sonrasını yapma görevi bütün siyasi aktörlere ve toplumsal kesimlere düşüyor. Barış sağlanacak ve buradan da çözüme gidilmesi gerekiyorsa yapılması gerekenler var. Sürekli iktidardan beklemek tutumu bu sürecin niteliğine uygun değil. Kendi sorumluluklarımızın ne kadar geniş olduğu gerçeğiyle yüzleşmemizi de engelliyor. Böyle olmazsa sürekli olarak ‘neden iktidar adım atmıyor, ne zaman atacak’ soruları bizim bu süreci ilerletme konusunda uygulamamız gereken yöntemleri ve siyasal araçları işletmemizi de engelliyor” diyerek, Güney Afrika ve İzlanda örneklerini verdi.    ‘HUKUKİ ADIMLAR ATILMALI’   Sürecin ilerlemesinde toplumsal rıza ve desteğin önemli olduğunu vurgulayan Sancar, bir an önce adımların atılması gerektiğini söyledi. Adımların atılmaması halinde toplumsal meşrutiyet ve sürecin ilerlemesinin zorlaşacağını ifade eden Sancar, “Hukuksal adımlar atıldıkça itirazların ve endişelerin azalacağını düşünüyorum. Hukuka güven aynı zamanda toplumsal destek ve buradan da toplumsal barışa uzanması her zaman önemlidir” ifadelerini kullandı.    ‘MEDYA DİLİNE DİKKAT ETMELİ’    “Kapsayıcı toplumsal barışın inşasında hukuki zemin ve izlenmesi gereken yol haritası” başlığıyla konuşan hukukçu Kezban Hatemi, medyanın dilini eleştirerek, “Bilgisi olmadan bilgilendirmeye çalışan, gerçekten geveze, hiçbir şey bilmeyen hala ekranları işgal eden, barış diline zarar veren bir yapılanma var. Her şeyden önce dile dikkat etmeliyiz. Konuştuğumuz konu ne? Birçok deneyimleri gördük. Dünya örneklerini biliyoruz ama bu konunun örneği yok. Bu konuda dünya örneklerinden alacağımız onların yaptığı hataları yapmamaktır” dedi. Jonathan Powell’in “Teröristlerle konuşmak” adlı kitabından örnekler veren Kezban Hatemi, kitapta “Pedalı durmadan çevirin” denildiğini belirterek, ekledi: “Biz o bisikleti hiç durdurmadık. Yazdık, çizdik toplandık. Dünya örneklerini izledik.  Toplantılar yaptık. Saklanması gereken kıymetli şey buzdolabına konulur. Başlatılan süreç tesadüf değil. Bunlar planlı, programlı yapıldı. Dünya örneklerinde de bunlar gizli yapılır. Mesela bir milletvekili TV kanalında dedi ki ‘ben bilmiyorum.’ Bilme. Belli bir nokta sonra bileceksin. Tencerede yemek pişirilirken bile belli kıvama gelir.”     ‘MECLİS'TE KOMİSYON KURMA ÇALIŞMALARI VAR'   8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yapılan bir toplantıda Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yanına gelerek “Anayasa çalışmalarında katkı bekliyorum” dediğini belirten Kezban Hatemi, “Bu ortamda Anayasa çalışmasını nasıl yapacağız? Ortamı biliyorsunuz ne haldeyiz. Fay hatlarımız, kırıklarımız vardı. Cumhurbaşkanı’nı aynı toplantıda gördüğümde ‘Biz toplumda bu işe başlıyoruz’ dediğimde ‘Geç kaldınız, derhal başlayın’ dedi. Daha Bahçeli açıklama yapmamıştı. Bunu bilin diye söylüyorum. Sonra Sevtap hoca ile Meclis Başkanı’na gittik Akdeniz Kadın Arabulucular Grubu olarak. Anlattık. Dedi ki ‘Ben size söylemiştim.’ Özellikle Sezgin Bey (Tanrıkulu) ünlü siyasetçi, kardeşim ona hitabende söylüyorum artık biz anayasayı bir tarafa bıraktık, bu süreci hızlandırmamız lazım. ‘Allah korusun bu sürecin asla akamete uğramasını artık istemiyoruz’ dedi.”   Siyasi partilerin de dillerine dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Kezban Hatemi, kapsayıcı, şeffaf etkin bir sürece girilmesi gerektiğini dile getirdi. Toplumsal olarak güven inşası ve diyalogla bu sürece girilmesi gerektiğini belirten Kezban Hatemi, şöyle devam etti: “Siyasi parti temsilcileriyle görüşmelere başladık. Onlarla ilgili randevularımız var. Meclis’te komisyonlar kurmaya çalışıyoruz. Özellikle kapalı alanlarda, üniversitelerde hazırlıklar yapılmalı. Diyarbakır, Ankara, İstanbul’u merkezi yerler yapmalıyız. Barış çok zor onu elde etmek, sürdürülebilir hale getirmek için sabra ihtiyacımız var. Kürt sorunu değil aynı zamanda Türk’ün de sorunudur. Bizim de sorunumuz. Bizim işimiz daha kolay, ancak bu sabır isteyen bir süreç. Yapılması gerekenler yüzleşme ve helalleşmeyle gelecek.”    Panel konuşmalarla sürüyor.