Aydın: Yeni anayasa için yol temizliği şart 2025-06-07 11:38:57   AMED - Demokrasi ve hukukun olmadığı bir ortamda demokratik bir anayasa yapmanın mümkün olmadığını dile getiren avukat Cihan Aydın, “Yeni bir anayasa için yol temizliği şart” dedi.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı sonrası başlayan süreçle birlikte, Kürtlerin temel haklarının yasal-anayasal güvence altına alınması tartışmaları yeniden alevlendi. Abdullah Öcalan ve PKK’nin attığı adımlar ve yaptığı açıklamalardan sonra tüm gözler iktidar ve devlet bloğuna çevrildi. Kamuoyu iktidar ve devletin somut adım atması talebinde bulunuyor. Yine hukukçular da yeni yapılacak anayasada Kürtlerin temel haklarının yer alması gerektiğini belirtiyor.    Amed Barosu eski başkanlarından Cihan Aydın, yeni sürece ve anayasa tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    24 YIL İÇİNDE 137 MADDEDE DEĞİŞİKLİK   Mevcut 1982 anayasasının “cunta rejimi” tarafından oluşturulan bir anayasa olduğuna hatırlatan Aydın, anayasanın başından sonuna kadar anti-demokratik olduğunu kaydetti. Darbeden sonra “cunta” tarafından hazırlanan bir anayasanın demokratik, kapsayıcı, çoğulcu olma şansının olmadığını belirten Aydın,  “Dolayısıyla anayasa başından sonuna kadar sorunlu bir anayasadır. Mevcut anayasa AKP iktidarı döneminde 12 defa değişikliğe uğradı. Yaklaşık 137 maddede değişiklik yapılmış. Ama bu iktidar hala, 12 defa ve 137 maddede değişiklik yapmasına rağmen bir anayasa ihtiyacından bahsediyor. Çünkü yapılan değişiklikler gerçekten demokratik, çoğulcu bir mantıkla ya da zihniyetle değil, tamamen dönemin güncel koşullarındaki sorunları nispeten gidermeye yönelik düzenlemeler yapılmış. Asıl mesele, asıl dert; anayasayı demokratikleştirmek, çoğulcu bir hale getirmek, toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir metin haline getirme derdi değil. Asıl kriz olan budur” dedi.     İktidarın kendi siyasal ikbali için anayasayı değiştirme çabası gösterdiğine dair endişeleri olduğunu ifade eden Aydın, “Asıl mesele anayasaya demokratik bir karakter kazandırmak, Kürt meselesini ‘çözüme kavuşturmak değil’ diye endişeleniyorum. Çünkü 24 yıl içinde 137 maddede değişiklik yapılmış, anayasanın 3’te 2’si değiştirilmiş ama hala toplumun her kesimi tarafından güncel bir değişiklik ihtiyacı hissediliyor” diye belirtti.    ‘BU KOŞULLARDA DEMOKRATİK ANAYASA ZOR’   Anayasada değişikliğe ihtiyaç olduğunun bir gerçeklik olduğunu dile getiren Aydın, “Kürt meselesini çözmekse ya da demokratik bir anayasa oluşturmaksa, öncelikli olarak bir yol temizliği yapılmalı. Bunlar yapılmadan bu koşullarda demokratik bir anayasa yapma ihtimali çok zayıf. Yani ifade özgürlüğü konusunda engeller kalkmadan, seçim yasasında değişiklikler yapılmadan, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmadan, bir bütün olarak hukuk devletinin ilkeleri tesis edilmeden, denetleme sistemleri yeniden kurulmadan bir sivil, demokratik anayasa yapma ihtimali çok düşüktür. Toplum zapturapt altındayken, gözümüzü her gün operasyonlarla açtığımız bir ortamda, ağzını açanın kendini hapiste bulduğu bir ortamda demokratik bir anayasa yapma ihtimali yok. Yaparsınız ama demokratik bir anayasa olmaz. Dolayısıyla yol temizlikleri yapılmadan, bu engeller kaldırılmadan demokratik bir anayasa yapmak zor görünüyor” diye konuştu.    ‘İNFAZ YASASINDA CESARET EDEMEYEN…’   İnfaz yasasındaki değişikliklere işaret eden Aydın, “Böyle basit bir yasada bile siyasi mahpusları dahil edecek cesareti göstermeyen bir iktidardan, yarın anayasanın ilk 3 maddesi, 42’nci, 66’ıncı maddesi gibi Kürt meselesinde önemli kriz alanlarını oluşturan bu maddelerde değişiklik yapmaya cesaret etmesini beklemiyorum. Asıl tartışılması gereken konu budur. Bu kadar basit bir meselede ayak direten, gönülsüz davranan bu rejimin, yarın öbür gün daha köklü anayasal değişikliklerde nasıl bir tavır sergileyeceğini kestiremiyorum. Bu şekilde korkaklıkla devam edecekse, anayasayı değiştiremezsiniz. Siz partisel çıkarlarınızı, toplumun genel çıkarları üzerine koyarsanız, o zaman otoriterlik, totaliterlik ve kriz çıkar. Dolayısıyla AKP’nin niyeti gerçekten demokratikleşmeyse hiçbir problem yok. Ama görünen o değil. İnfaz yasası ve şu an çözüm süreci dediğimiz sürecin durağan bir hale gelmiş olması, ilerleyememesi bunlara delalet ediyor” diye belirtti.     YAPILMASI GEREKEN DEĞİŞİKLİKLER   Yapılması gereken değişiklikleri sıralayan Aydın, “Nasıl ki 82 anayasası cunta anayasasıyla, bu koşullarda yazılacak anayasa da bu iktidarın, bu rejimin anayasası olur, demokratik olmaz. Toplumun çoğulculuğuna tekabül etmez. Şu koşullarda Türkiye’nin demokrasi standartları açısından düzgün, demokratik, çoğulcu, katılımcı, Kürtlerin, kadınların, emekçilerin derdine deva olan bir anayasa metni ortaya çıkarma şansımız yok. Eğer niyet Kürt meselesinde çözümse, Kürt meselesine ilişkin olarak bir çözüm amacıyla bu yola çıkıyorsanız, yapılacak şeyler bellidir” ifadelerini kullandı.    Aydın, Kürt meselesinin çözümü bağlamında ilk aşamada resmi dil açısından 42’nci maddenin son fıkrasının kaldırılabileceğini ve vatandaşlık tanımını düzenleyen 66’ncı maddenin değiştirilebileceğini kaydetti. Bu değişikliklerin güven verme açısından yapılabilecek değişiklikler olduğuna dikkat çeken Aydın, “Yeni bir anayasa zor ama tadilat mümkün. Özellikle bu barış süreciyle bağlantılı olarak ivedilikle anayasanın birkaç maddesinde değişiklik yapılmalıdır. Dil, vatandaşlık tanımıdır, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi meseleleri… Buna ilişkin olarak anayasada derli toplu, evrensel standartlara uygun bir düzenleme yaptığınız zaman Kürt meselesinde çözüm konusunda çok önemli mesafe kat etmiş olursunuz, belki de çözersiniz” şeklinde konuştu.   TARTIŞMA YARATAN MADDELER   Önceki çözüm sürecinde ilk 3 madde ve 66’ncı madde noktasında büyük tartışmalar olduğunu hatırlatan Aydın, “Türkiye’de bu işi yapmak istemeyenlerin her zaman öne sürdüğü neden, ‘İlk 3 maddeyi değiştiremezsiniz.’ İşte böyle dediğiniz zaman bir kez bir bariyer kuruyorsunuz. Bu işe taş koymak isteyenler ‘İlk 3 madde değişiyor’ diyor. Sanki ilk 3 madde değişse devlet tuzla buz olacakmış gibi. ‘Türkiye demokratik, laik, hukuk devletidir’ diyorlar. Peki şu an Türkiye hukuk devleti mi? Değil, Laik mi? Değil. Devlet ne laik, ne demokratik ne de hukuk devleti. Dolayısıyla karşı duranlar bu meseleye ilişkin olarak en olmaz yerden başlıyorlar” diye kaydetti.     ÇÖZÜM NOKTASINDA 3 TEMEL MESELE   Önceki çözüm sürecinde baroların, hukukçuların, akademisyenlerin bir araya gelerek bir anayasa taslağı ortaya çıkardığını, bunun yanı sıra birçok kurum, kuruluş, vakıf, derneğin onlarca taslak oluşturduğunu dile getiren Aydın, “Sanıldığı kadar sıfırdan her şey yazılıp çizilecek diye bir şey yok. Türkiye’nin bu konuda hatırı sayılır bir birikimi var. Gerçekten demokratik, katılımcı bir anayasa yapmak isterseniz, bu konuda hatırı sayılır bir külliyat var. Bunlar üzerinden bir konsensüs sağlanabilir. Kalıcı, demokratik, çoğulcu bir anayasa için siyasi partilerden, akademisyenlerden, hukukçulardan teşekkül eden bir komisyon oluşturursunuz” ifadelerini kullandı.      MA / Rukiye Payiz Adıgüzel