Sincan Cezaevi önünden seslendiler: Koşullu salıvermek hakkının ihlaline son verilsin 2025-09-22 14:13:36   ANKARA - Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutsaklara yönelik sistematik baskı uygulamalarına tepki gösteren sivil toplum örgütleri, disiplin cezalarının hukuki değil ideolojik bir baskı biçimi olduğunu vurgularken, koşullu salıverilme hakkının engellenmesine son verilmesini istedi.    Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde uygulanan İdare ve Gözlem Kurulu kararları, yapılan açıklama ile protesto edildi. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu  (TUHAD-FED) Ankara Temcilciliği,  İnsan Hakları Derneği (İHD) Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara şubeleri ile  Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'ndeki hak ihlallerini protesto etti. Açıklamaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti Üyesi Faik Özgür Erol, DEM Partili vekiller, Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) üyelerinin yanı sıra çok sayıda kişi destek verdi. Alanda  “İdare ve Gözlem Kurulu Hukuksuzluğuna Son Siyasi Tutsaklar Serbest Bırakılsın” yazılı pankart açıldı. Açıklamayı ÖHD üyesi avukat Sidal Bayrak, okudu.    Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan 12 siyasi kadının koşullu salıverilme haklarının keyfi şekilde engellendiğini belirten Sidal Bayrak, Türkiye’de demokrasi ve hukuk standartlarının, hapsedilme gerekçeleri ve cezaevinde uygulanan hukuk ile özgür kalma hakkının uygulanabilirliğiyle ölçüldüğünü vurguladı.    Sildal Bayrak, mevcut infaz rejiminin bu ölçüleri her gün ihlal ettiğini belirterek, “Hukuk dışı uygulamanın en somut örneği İdare ve Gözlem Kurullarıdır. 2021’de kurulan bu kurullar, mahkemelerin yerine geçerek mahpusların özgürlük haklarını gasp etmektedir. Aralarında ağır hasta ve 30 yılı aşkın süredir hapiste bulunan tutukluların da bulunduğu yüzlerce mahpusun tahliyesi engellenmiştir” dedi.   ‘TAHLİYE TARİHİ GELEN HİÇ BİR MAHPUS TAHLİYE EDİLMEDİ’   İdare ve Gözlem Kurulları’nın siyasi nitelikli kurullar olduğuna işaret eden Sidal Bayrak, bu kurulların özünde siyasi mahpuslara karşı bir cezalandırma ve işkence mekanizması işlevi gördüğüne vurgu yaparak, “Eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına aykırı düzenlemelerle oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulları aracılığıyla özellikle siyasi mahpusların infaz sürelerini uzatan bir tutum içine girilmiştir. Kurullar mahpusların siyasi kimlikleri ve atılı ‘suç’ üzerinden yaptıkları değerlendirmelerle şartlı tahliye günü gelen siyasi mahpusların şartlı tahliyelerini engellemektedir. Sincan Kadın Hapishanesinde 2021 yılı ocak ayından itibaren, şartlı tahliye tarihi gelen hiçbir kadın mahpus tahliye edilmemiştir. Koşullu salıverilme hakları İdare ve Gözlem Kurulları tarafından engellenmiş ve engellenmeye devam etmektedir. Bugüne kadar 24 kadın tutsağın şartlı tahliye hakkı açıkça gasp edilmiştir. İstisnasız her politik kadın tutsağın infazının yakılması, Sincan Kadın Kapalı Hapishanesini bu alandaki hukuksuzlukların en çarpıcı ve sistematik örneklerinden biri haline getirmektedir.  Zira ceza infaz sistemindeki keyfiyet ve ayrımcı uygulamalar Sincan Kadın Hapishanesinde özel bir yoğunlukla yaşanmaktadır” diye ifade etti.    ‘SOYUT VE İDEOLOJİK GEREKÇELER ESAS ALINIYOR’   Sidal Bayrak, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde sistematikleşen uygulamanın sadece bireysel idari değerlendirmelerle açıklanamayacak kadar genelleştiğini ve süreklileştiğini belirtti. Kadın politik tutsaklara yönelik infaz yakma uygulamalarının sadece hukuki değil aynı zamanda ideolojik bir baskı biçimi olarak işlendiğine de işaret eden Sidal Bayrak, kadın tutsakların politik kimlikleri ve örgütlü duruşlarının, “uyum göstermeme” veya “pişmanlık beyan etmeme” gibi keyfi gerekçelerle sistematik olarak cezalandırıldığını vurguladı.    Sidal Bayrak, İdare ve Gözlem Kurullarının yapısının ve işleyişinin demokratik, şeffaf ve denetlenebilir biçimde yeniden düzenlenmesi ve koşullu salıverilme tarihi gelen tutsaklar başta olmak üzere tüm siyasi tutsakların bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerektiğini belirterek  "Bu, barış ve demokratik toplum sürecinin zorunlu bir sonucudur” ifadelerine yer verdi.    Koşullu salıverilme hakkının engellenmesine son verilmesi gerektiğine vurgu yapan Sidal Bayrak, konuya ilişkin şu talepleri sıraladı:   * Koşullu salıverilmenin engellenmesi uygulamaları derhal sonlandırılmalı, tüm politik mahpuslar hakkında verilen keyfi ve hukuka aykırı idare ve gözlem kurulu kararları iptal edilmelidir.    * Şartlı tahliye hakkı evrensel hukuk ilkeleri uyarınca eşit şekilde uygulanmalı, pişmanlık dayatmasına ve ideolojik değerlendirmelere son verilmelidir.    * İdare ve Gözlem Kurulları'nın yapısı ve işleyişi demokratik, şeffaf ve denetlenebilir biçimde yeniden düzenlenmeli; karar süreçleri keyfiliğe kapalı hale getirilmeli, kurul üyeleri bağımsızlık ve tarafsızlık esasına göre belirlenmelidir.   * Cezaevlerinde kadın mahpuslara yönelik ayrımcı ve cinsiyetçi uygulamalar durdurulmalı, politik kadın mahpusların maruz kaldığı özel baskı mekanizmaları ifşa edilerek sonlandırılmalıdır.    *Toplumun barış, adalet ve demokratik çözüm talebine uygun olarak, cezaevlerinde yürütülen baskı politikalarına karşı kamuoyu duyarlılığı artırılmalı ve bu politikalarla hesaplaşılmalıdır.