'Hayata Dönüş Operasyonu'nun yıl dönümünde cezaevi tellerine karanfil bırakıldı

img
İZMİR- "Hayata Dönüş Operasyonu"nun yıl dönümünde açıklama yapan hak ve hukuk örgütleri açıklamanın ardından cezaevi tellerine karanfiller bıraktı. 
 
İzmir'de bulunan insan hakları ve hukuk örgütleri, 19 Aralık 2000'de yapılan “Hayata Dönüş Operasyonu”nun yıl dönümü dolayısıyla basın açıklaması düzenledi.  Buca Kırıklar Cezaevi önünde gerçekleştirilen açıklamada "19 Aralık katliamını unutmadık, unutturmayacağız" pankartı taşınırken sık sık "Devrimci tutsaklar onurumuzdur", "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek" ve "Susma haykır tecrite hayır" sloganları atıldı. Ortak basın metnini Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi yöneticisi Firdevs Avşar okudu.  
 
“Hayata Dönüş” operasyonu adı altıda tutsakların katledildiğini ifade eden Firdevs Avşar, yıllar sonra katliamın esas adının “Tufan Operasyonu” olduğunu söyledi. Operasyonun "imha" ve "teslim alma" hedefi taşıdığını vurgulayan Firdevs Avşar, "Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit 'İçeriyi susturmadan dışarıyı susturamayız!' demişti. 'Hayata Dönüş' operasyonları devletin en üst düzeyindeki kurumları arasında tam bir mutabakatla gerçekleştirildi çünkü o dönem yaşanan ekonomik-siyasal krizin aşılması ve İMF politikalarının hayata geçirilebilmesi için toplumsal muhalefetin öncülerinin sesi bastırılmak zorundaydı. Öte yandan AB ve ABD’nin bu süreçteki oluru ve F Tipi hapishaneler projesine AB’nin mali anlamda sponsorluğu da kamuoyunda ciddi tartışma konularıydı. Tarihin her döneminde devlet(ler) her zaman hapishanelerdeki her türlü uygulamasını sürekli ‘zor’a dayalı politikalarla yaşama geçirmiş ya da geçirmeye çalışmıştır.  Bu bakımdan devlet(ler)in siyasi mahpuslara yönelik bakış açısı ve hapsetme politikaları gereği olarak, hapishaneler her zaman çıplak zorun sürekli ve geniş kullanım alanı bulduğu yerler olmuştur. Her ne kadar hapishanelerdeki siyasi mahpuslara yönelik olsa da aslında tüm topluma 'gözdağı' verilmek amacıyla yapılmış bir operasyondur. Açıkça şu mesajı içeriyordu: 'Bana muhalif olanların sonu ‘Hayata Dönüş’ olur.'"dedi. 
 
'KUYU TİPİ' CEZAEVLERİ KAPATILMALI
 
Aradan geçen sürede devletin cezaevlerine yönelik politikasının değişmediğini söyleyen Firdevs Avşar, katliamın ardından F Tipi cezaevlerine karşı yapılan direnişler sonrası birçok tutsağın hayatını kaybettiğini ve hasta olduğunu söyledi. Katliam sonrası cezasızlık politikasının olduğunu dile getiren Firdevs Avşar, şu şekilde devam etti: "Tecrit politikaları bugün hala tüm yoğunluğu ile devam etmekte; mahpuslar başta kitap-yayın hakkı ve sohbet hakkı olmak üzere pek çok haktan mahrum bırakılmaktadır. Buna rağmen yazmaya, çizmeye, üretmeye, dayanışmaya ve mücadeleye devam eden mahpuslar bugün geldiğimiz noktada ise kuyu tipi hapishaneler ile tecrit edilmeye çalışılmaktadır. F tipi hapishanelerle başlatılan tecrit modelinin daha da ağırlaştırılmış hali olan ve tutsakların 'kuyu tipi' adını koyduğu bu hapishaneler mevzuattaki adıyla Y, S ve Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz kurumları olup insan sağlığına her açıdan aykırı fiziki koşulları ve ağır izolasyon uygulamaları dolayısıyla hem mahpuslar hem de toplumun tamamı açısından bir tehdit olarak karşımızda durmaktadır. Güneşin dahi giremeyeceği şekilde planlanarak inşa edilen bu hapishanelerde hücrelerin havalandırması da bulunmamaktadır. Uluslararası hukuk kurallarını ve insan haklarını ihlal eden kuyu tipi hapishanelerin kapatılması ve buradan başka bir yere sevk edilmek talebiyle siyasi tutsaklar tarafından başlatılan açlık grevleri halen devam etmektedir. Kuyu tipi hapishaneler kapatılmalıdır."
 
Açıklamanın ardından cezaevinin tellerine karanfiller bırakıldı.
 
Açıklamaya imzacı olan kurumlar şu şekilde: Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi, İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi, İzmir Barosu Çağdaş Avukatlar Grubu, Adalet İçin Hukukçular.