HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları eylemlerinde, Cumartesi Anneleri'nin 30. yılına giren mücadelelerinin süreceği vurgulandı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, 1990'lı yıllarda gözaltında kaybettirilen ve katledilen kişilerin akıbetini sormak için haftalık eylemlerini sürdürüyor. Bu hafta da birçok kentte açıklama yapıldı.
ÊLIH
Êlih’te insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları, eylemlerinin 687’inci haftasında Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinden de çok sayıda kişi bu haftaki eyleme katıldı.
İHD Şube yöneticilerinden Melek Atalay, "Bugün, gözaltında kaybedilen sevdiklerimizi unutmadığımızı, unutmayacağımızı ve adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha yüksek sesle dile getirerek Kayıplar Haftası’na giriyoruz. Devlet görevlileri ya da devlet destekli yapılar tarafından kaybedilen insanların aileleri olarak yıllardır aynı soruyu sormaya devam ediyoruz; Sevdiklerimiz nerede? Gözaltında kaybetmeler sadece kaybedilenlerin değil, geride kalanların da hayatını karartan, kuşaklar boyu süren bir travmadır. Bu suç zaman aşımına uğratılamaz, görmezden gelinemez. Bugüne dek süren cezasızlık kültürü, yeni ihlallerin önünü açmış, toplumsal barış ve hukuk devleti ilkelerinin önünde büyük bir engel oluşturmuştur" diye konuştu.
Açıklama oturma eylemiyle son buldu.
DÊRSIM
Dêrsim'de, Cumartesi Anneleri'nin eylemlerinin 30’ncu yıl dönümü dolayısıyla açıklama yapıldı. Seyit Rıza Meydanı’nda yapılan açıklamaya çok sayıda kişi katıldı. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.
İHD Dêrsim Şube Eşbaşkanı Özgür Ateş, 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda başlayan ve kesintisiz biçimde süren mücadelenin 30’ncu yılı olduğuna işaret etti. Ateş, "30 yıla yayılan adalet mücadelesine rağmen faillerin büyük bölümü yargılanmadı. Açılan davalar beraatla sonuçlandı ya da zamanaşımı gerekçesiyle düşürüldü” dedi.
Eylemde, Hasan Ocak’ın hikayesi okundu. Ardından Seyit Rıza Anıtı’na karanfil bırakıldı.
COLEMÊRG
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 177’inci haftasında Gever’deki (Yüksekova) Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. “Failler belli, kayıplar nerede” ve “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı açıldı. Kayıpların fotoğrafları taşındı. Eylemde, 15 Şubat 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un failleri soruldu.
Katledilen Rıdvan Kararkoç’un kardeşi Hasan Karakoç'un mesajı okundu. İHD Colemêrg Şube yöneticisi Eren Baskın tarafından okunan mesaj şöyle: "1995 yılından bu yana 30 yıldır süren hakikat ve adalet mücadelemizi her şart ve koşula rağmen ısrarla sürdürüyoruz. Dahası birçok dosyada adı geçen suçlulara soruşturma dahi açılmadı. Bir kısmını ise cezasızlıkla ödüllendirdiler. Bizlerin feryadına ise kör, sağır ve dilsizi oynuyorlar. Rıdvan, Kürt halkının yaşadığı sorunlara duyarsız kalacak biri değildi. Siyasi duruşu ve mücadelesi olan biriydi. Bu yüzden onu öldürdüler ve yok etmek istediler. Türkiye ve Kürdistan’da binlerce insanımızı bu şekilde kaybettiler. Hiç birinin tespit edilmiş bir suçu yoktur. Birçoğunun dosyası zaman aşımından dolayı kapatıldı ve kapatılmaya devam ediyor. Bizim de dosyamız yakın bir zamanda kapatılacak. Bu ülke bizlere hiç adil davranmadı. Hem yakınlarımızı yok ettiler. Hem de adalet talebimizi her alandan engellemek istiyorlar. Onları katledenler ise aramızda dolaşıyorlar. Her şeye rağmen hep birlikte bu mücadeleyi ısrarla ve inatla sürdürüyoruz. Ben de aranızda olmak ve oradan haykırmayı çok isterdim. Ancak bu mümkün olmadı. Annelerimizden aldığımız bu mücadeleyi evlatlarımız ve torunlarımız ile birlikte dört kuşaktır sürdürüyoruz. Sürdürmeye de devam edeceğiz. Zulmün karşısında durmak’ bir insanlık görevidir. Adalete erişmek her insanın hakkıdır.”
Colemêrg-Wan Tabip Odası yöneticisi Hüseyin Yaviç, "yüzleşme" çağrısı yaptı. Yaviç, Rıdvan Karakoç’un İstanbul’da yaşadığını ve 1994 yılında gözaltına alınan bir kişinin emniyette verdiği ifade doğrultusunda hakkında yakalama kararı çıkarıldığını belirtti. Yaviç, "Polisler, Rıdvan’ın aile evine zaman zaman baskınlar düzenleyerek, ‘Rıdvan’ı bize getirin. Getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz’ diyerek aileyi tehdit ediyordu. Eve gelemeyen Rıdvan, 15 Şubat 1995 tarihine kadar ailesi ve avukatı Eren Keskin ile düzenli haberleşti. Ancak bu tarihten sonra Rıdvan ile bağlantı tamamen kesildi. Evdeki polis ablukası kaldırıldı ve baskınlar sona erdi. Rıdvan’dan bir daha haber alınamadı. Karakoç Ailesi, evlatlarından haber alabilmek için tüm yetkili mercilere başvurdu ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları ‘Bizde yok’ cevabını verdi. Tam 110 gün süren ısrarlı bir arayışın ardından, Rıdvan Karakoç’un işkence izleri taşıyan bedeni Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulundu" diye konuştu.
Yaviç, “Karakoç’un cenazesi Adli Tıp Kurumu’nda bekletildiği ve emniyette parmak izi olmasına rağmen ‘kimliği meçhul kişi’ olarak defnedildiği ortaya çıktı. Beykoz Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada rutin yazışmalar dışında hiçbir işlem yapılmadı. Soruşturma makamları, suçun faillerini belirlemek ve cezalandırılmak için harekete geçmedi. Deliller toplanmadı ve dosya zamanaşımına terk edildi. Gözaltında kaybedilen oğlunu işkenceyle öldürülmüş halde kimsesizler mezarlığında bulan Asiye Karakoç, adalete ulaşamadan 7 Aralık 2016’da aramızdan ayrıldı” diye konuştu.
AMED
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 851’inci haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eylemde, Hasan Ocak’ın hikayesi okundu. ü
RIHA
İHD Riha Şubesi, Kayıplar Haftası dolayısıyla açıklama yaptı. Şube binasında yapılan toplantıda konuşan İHD Şube Eşbaşkanı Zeynep Dilek Polat, cezasızlık uygulamalarına son verilmesini istedi. Zeynep Dilek Polat, "Birleşmiş Milletler (BM) Zorla Kaybetmelere Karşı Uluslararası Sözleşmeleri imzalansın ve hayata geçirilsin" dedi.
İZMİR
İHD İzmir Şubesi'nin "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" talebiyle iki haftada bir yaptığı eylemi bu hafta Cumartesi Anneleri’nin 30’uncu yıl dönümü dolayısıyla Türkiye İnsan Hakları Vakfı’yla (TİHV) birlikte gerçekleştirdi. Konak'ta bulunan Eski Sümerbank önünde yapılan eylemde, "Kayıplar vicdanındır, sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartları taşındı. Açıklamaya birçok siyasi parti ve STK temsilcisinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Bu hafta ki eylemde 06 Mayıs 1995’te Mardin Midyat’ta göz altına alınıp kaybedilen Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) üyesi Mehmet Sait Zengin’in akıbeti soruldu.
Açıklamayı yapan İHD İzmir Şube Eşbaşkanı Zilan Gümüş, 6 Mayıs 1995’te Mardin’den geldiklerini söyleyen sivil polisler tarafından gözaltına alınıp kaybedilen (HADEP) üyesi Zengin’in öyküsünü paylaştı.
Kayıplar Haftası kapsamında açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştiren kitle, Cumartesi Anneleri’nin 30 yılı dolayısıyla denize karanfil bırakmak için sloganlarla yürüyüşe geçti. Denize karanfil bırakmadan önce konuşma yapan TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, bu mücadelenin dünya çapında en uzun soluklu ve ilham verici mücadelelerden olduğunu belirtti. Üsterci, “30 yıldır Cumartesi Anneleri hakikat ve adalet için mücadele ediyor. Bugün yine Galatasaray Meydanı’nda 10 kişiyle sınırlanarak bir araya geldiler. Bizde buradan İzmirli insan hakları savunucuları olarak 'Galatasaray Meydanı’nı Cumartesi Anneleri’ne açın, kişiyle sınırlı tutmayın' diyoruz” diye konuştu.
Kitle konuşmanın ardından denize karanfil bırakarak eylemi sonlandırdı.