HABER MERKEZİ - İsrail’in saldırılarına karşı Madleen gemisi ile Gazze’ye yardım götürürken aktivistlerin gözaltına alınmasının protesto edildiği açıklamalarda, uluslararası kurumların sessizliği kınandı ve harekete geçilmesi çağrısı yapıldı.
Riha Emek ve Demokrasi Platformu ile Kadın Hafıza ve Dayanışma İnisiyatifi, Filistin’in Gazze kentine insani yardım ulaştırma hedefiyle yola çıkan Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun (Freedom Flotilla Coalition-FFC) gemisi Madleen’de bulunan 12 aktivistin, İsrail Savunma Kuvvetleri (IFD) tarafından alıkonulmasını protesto etti.
Riha merkez ilçe Haliliye’de bulunan Nova Park’ta yapılan açıklamaya platform ve inisiyatif üyelerinin yanı sıra siyasi parti temsilcileri, Riha Barış Anneleri Meclisi üyeleri katıldı. Açıklamayı yapan ÖHD Riha Şube Eşbaşkanı Yasin Aktaş, “Filistin halkının en temel insan hakları -yaşam hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı ve barınma hakkı- ağır bir şekilde ihlal edilmektedir. Gazze halkı, temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılmakta; özellikle çocuklar hayatta kalma mücadelesine mahkûm edilmektedir. Bugüne kadar 30 binden fazla Filistinli, 15 binden fazla çocuk yaşamını yitirmiştir. Her geçen gün bu sayı artarken, çocuklar hem fiziksel hem de psikolojik olarak geri dönülmez travmalar yaşamaktadır” dedi.
‘GAZZE HALKI YALNIZ DEĞİLDİR’
Filistin’e dönük saldırıların soykırım olduğunu vurgulayan Aktaş, “Gazze’deki çocukların, kadınların ve tüm sivillerin yaşadığı bu büyük yıkım, ataerkil militarizmin en kanlı yüzlerinden biridir ve hepimizi insanlığımızı savunmaya çağırmaktadır. Bu vahşet karşısında, Madleen gemisiyle Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan 12 insan hakları aktivisti, vicdanın ve insanlığın sesi olmayı hedeflemiştir. Aktivistlerin mesajı çok açık ve nettir; Gazze halkı yalnız değildir. İnsanlık onuru için dayanışmadayız. Adaletin ve özgürlüğün sesi olmaktan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘ÇARKLARI DURDURMALIYIZ’
Bugün Mersin Limanı’na yanaşacak hammadde taşıyan bir gemiye dikkati çeken Aktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu gemi, soykırımı mümkün kılan savaş ekonomisinin bir parçası olarak, İsrail’in askeri gücüne katkıda bulunmakta ve Filistin halkına yönelik saldırıları beslemektedir. Sicilya’da liman işçileri, soykırıma ortak olmamak için bu tür gemileri yüklemeyi reddederek insanlık onurunu savunmuştur. Biz de buradan çağrımızı yineliyoruz; biz de aynısını yapmalıyız! Soykırıma ve militarizme karşı limanlarımızı ve işyerlerimizi savunmalı, savaş ekonomisinin çarklarını durdurmalıdır. Filistin halkına yönelik saldırıların ve ablukanın son bulması, insani yardımların hiçbir engelle karşılaşmadan Gazze’ye ulaşması için gerekli adımların acilen atılması gerektiğini buradan bir kez daha haykırıyoruz. Filistin halkının mücadelesi insanlık onurunun mücadelesidir. Filistin halkı yalnız değildir.”
Açıklama alkışlar ile son buldu.
İSTANBUL
İstanbul Barosu da yazılı açıklama yaptı. “Gazze'ye insani yardım için yola çıkan Madleen gemisine askeri müdahale insancıl hukukun açıkça çiğnenmesidir” başlığıyla yapılan açıklamada, “Uluslararası sularda seyreden ve farklı ülkelerden sivil insan hakları savunucularını taşıyan Madleen insani yardım gemisine 9 Haziran 2025 tarihinde İsrail güvenlik güçleri tarafından yapılan askeri müdahale temel insan haklarına açık bir saldırıdır. Madleen gemisi Gazze Şeridi’ne yönelik insanlık dışı ablukayı barışçıl yollarla protesto etmek ve insani yardım malzemelerini bölge halkına ulaştırmak için yola çıkmış ve uluslararası sularda bulunmasına rağmen, silahlı müdahaleyle durdurulmuştur” denildi.
‘İNSANLIĞA KARŞI SUÇ’
Gemideki hak savunucularının alıkonulması ve geminin zorla İsrail limanına çekilmesi, gemidekiler hakkında uygulanan gözaltı ve sınır dışı işlemlerinin keyfi, hukuksuz ve orantısız bir güç kullanımı örneği olduğu vurgulanan açıklamada, “Bu olay, yalnızca uluslararası deniz hukukunun değil, aynı zamanda özgürlük ve güvenlik hakkının, ifade özgürlüğünün, barışçıl toplanma hakkı gibi temel hakların ve insan onuruna saygı ilkelerinin de ihlalidir. Gazze’de aylardır tüm dünyanın gözleri önünde insanlığa karşı suç işlenmektedir. Engellenmesi gereken yaşananlara sessiz kalmayan insan hakları savunucuları değil bu savaş ve soykırım politikalarıdır. Aralarında Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı da bulunan gözaltındaki tüm aktivistler derhal serbest bırakılmalıdır. Başta Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Ceza Mahkemesi olmak üzere, tüm uluslararası kurumları bu hukuksuzluğun soruşturulması ve insancıl hukuk ilkelerinin uygulanması için harekete geçmeye davet ediyoruz.”
İZMİR
İzmir'de bulunan siyasi parti ve kurumlar, ÖSYM binası önünde toplanarak Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüdü. Burada yapılan basın açıklamasında "Madleen'e özgürlük, soykırım gemisi Vela'ya ambargo. Ablukayı değil direnişi büyüteceğiz" ve "Nehirden denize özgür Filistin" pankartları açıldı.
Kurumlar adına konuşan ESP MYK üyesi Birkan Polat, Filistin topraklarına emperyalizm destekli örgütlü bir soykırım yapıldığını belirtti. Filistin halkına insani yardım için yola çıkan ve İsrail güçleri tarafından uluslararası sularda baskın yapılan Madleen Gemisi’ne dikkat çeken Polat, “Gemide gönüllü aktivistler, sağlıkçılar, gazeteciler ve insani yardım malzemeleriyle birlikte, dünyanın dört bir yanından yükselen ‘ablukayı tanımıyoruz’ iradesi bulunmaktadır. Emperyalist ülkelerin İsrail desteğine rağmen dünyada halkların ve emekçilerin Filistin’e özgürlük haykıran sesi susturulamamıştır. Vela adlı savaş gemisiyle Gazze açıklarında tehdit estirilirken, emperyalist çıkarları koruyanlar Madleen’in barış ve direniş taşıyan çağrısını susturmaya çalışmaktadır. Bizler, Madleen Gemisi'nin taşıdığı iradenin yanındayız! Ablukayı değil, direnişi büyütüyoruz” dedi.
Ardından Üniversite öğrencileri adına açıklama yapan Gizem Ezan Dilan Dündar, Filistin halkına yapılan katliamı lanetleyerek, iktidarın İsrail ile işbirliğini derhal sonlandırması gerektiğini vurguladı.