WAN - Kayyımın işten çıkardığı 223 işçinin süren direnişinde yapılan açıklamada, kayyım politikasının yalnızca anayasa ve hukuka değil, aynı zamanda barış ve demokratik çözüm umutlarına da ağır bir darbe olduğuna dikkat çekildi.
Kayyım yönetimindeki Wan Büyükşehir Belediyesi tarafından işten çıkarılan 223 işçinin direnişi yürüyüş ve oturma eylemi ile devam etti. Direniş kapsamında Wan Emek ve Demokrasi Platformu ile Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Wan Şubesi Genel-İş öncülüğünde Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Feqîyê Teyran parkının önünde basın açıklaması ve yürüyüş gerçekleştirildi. "Kayyım ve zulmü gidecek, biz işimizi geri alacağız” pankartının açıldığı açıklamada sık sık, “Neslihan Şedal irademizdir” ve “Abdullah Zeydan onurumuzdur” sloganları atıldı. Açıklama ve yürüyüşe Wan Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan, siyasi parti temsilcileri ve kentte bulunan demokratik kitle örgütlerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Açıklama metnini işten çıkarılan Genel-İş sendika üyesi Servet Arslan okudu.
Wan Büyükşehir Belediyesi’nin sık sık kayyım gaspı altında olduğunu ve kayyımın yarattığı engelleri vurgulayan Arslan, “Wan Büyükşehir Belediyesi, Güçlü irade ve rant ittifakının hukuk tanımaz zorbalığıyla bir kez daha gasp edilmiştir. İlk olarak mazbata gaspı girişimi halkın onurlu direnişiyle püskürtülmüş, ardından yargı eliyle yapılan darbe girişimi halkın iradesine çarpıp geri çekilmiştir. Seçilen belediye yönetimi ve meclisi, kısa sürede kayyımun bıraktığı borç yükü ve tahribatla mücadeleye girişmiş, halk lehine birçok hizmet hayata geçirmiştir. Ne var ki, 15 Şubat 2025 tarihinde Wan Büyükşehir Belediyesi’ne ikinci kez kayyım atanarak halkın iradesi bir kez daha hiçe saymıştır. Bu kayyım yönetimi altında Wan’da belediye hizmetleri durma noktasına gelmiş, halktan kopuk, demokratik meşruiyeti olmayan bir anlayışla şehir yönetilmeye başlanmıştır. Atanan bürokratlar, yerel topluma hiçbir aidiyet taşımadan belediye kaynaklarını yandaş şirketlere ve partili kadrolara peşkeş çekmiş, özellikle kadınlara, gençlere, çocuklara ve engellilere yönelik sosyal politikaları ortadan kaldırmıştır. Wan, 2016’dan bu yana sistemli bir kurumsal çürümeye sürüklenmektedir” dedi.
'SÜREÇ KAYYIM GASPI İLE SABOTE EDİLMEKTE'
Kayyım politikasının yalnızca anayasa ve hukuka değil, aynı zamanda barış ve demokratik çözüm umutlarına da ağır bir darbe olduğuna dikkati çeken Arslan, “ Demokratik Toplum çağrısı ve yerel düzeyde oluşturulan komisyonlarla sürdürülen barış süreci, yerellerde yapılan bu tür uygulamalarla sabote edilmektedir. Halkın ekmeğiyle oynanmakta, sürece duyulan güven zedelenmektedir. Barış ve çözüm süreci ile kayyım darbesi yan yana gelemez. Bu tutarsızlık, iktidarın samimiyetsizliğini açıkça ortaya koymaktadır. Kayyum gasplarına ve talanına derhal son verilmelidir. Wan Büyükşehir Belediyesi’nde görev yapan 223 emekçinin işine son verilmiştir. Bu kararın arkasında, halkın oyuyla göreve gelmeyen, hiçbir demokratik meşruiyeti olmayan kayyım rejimi bulunmaktadır. Wan halkının iradesine saygı göstermeyen bu anlayış, şimdi de halkın ekmeğine göz dikmiştir” şeklinde konuştu.
'KEYFİ VE SİYASİ MUAMELE'
Ülkede ciddi bir işsizlik sorunu olduğunu ve birçok yurttaşın yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalıştığını belirten Arlan, Wan’ın yüzde 40’a varan işsizlik oranıyla ülke genelinde en çok işsizliğin yaşandığı illerden biri olduğunu aktardı. Arslan, “İŞKUR üzerinden yasal prosedürlerle ve güvenlik soruşturmalarıyla göreve alınan bu emekçilerin hiçbir hukuki engel olmadan, keyfi ve siyasi saiklerle işten çıkarılması kabul edilemez. İçlerinde engelli yurttaşlar, kronik hastalığı olanlar ve tek geliri belediye maaşı olan aileler vardır. Bu işten çıkarmalar, yalnızca bireyleri değil, halkın iradesini ve onurunu hedef almaktadır” dedi.
'HEDEF HALKIN İRADESİDİR'
Kayyım rejiminin dışardan getirdiği ve tehditkâr tavırlarıyla bilinen Genel Sekreter Ulaş Akhan’ın kamuoyuna yaptığı açıklamaya dikkat çeken Arslan, “Sekreterin, ‘Kürt emekçileri işten çıkarma’ yönündeki kamuya açık beyanları, bu sürecin bilinçli bir siyasi tasfiye olduğunun göstergesidir. Bu işten çıkarmalarda AKP İl Örgütü’nün de sorumluluğu bulunmaktadır. Ya bu tasfiyelere karşı olduklarını açıkça beyan ederler ya da bu utancın bir parçası olarak tarihe geçerler. Unutulmamalıdır ki; kayyımlar geçicidir. Ancak bu utanç, kalıcıdır. Halkımız bilmelidir ki bu işten çıkarmalar hukuki değil, tamamen siyasidir. Bu kararlar, halkın sandıkta verdiği mesajı hiçe sayan, Wan’ı bir ganimet gibi gören gaspçı bir anlayışın ürünüdür. Hedef yalnızca emek değildir; hedef halkın kimliği, iradesi ve demokratik kazanımlarıdır” diye dile getirdi.