AMED - Abdullah Öcalan'a göndermek istediği mektup nedeniyle hakkında soruşturma açılan tutsak Habibe Elhalil Elmüslüm, hastane sevki sırasında şiddete maruz kaldı. Avukat Mehmet Sönmez, suç duyurusunda bulunduklarını aktardı.
Amed'de 8 Aralık 2022 tarihinde "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla tutuklanan ve yargılaması devam eden Kuzey ve Doğu Suriyeli Habibe Elhalil Elmüslüm hakkında soruşturma açıldığı ve hastane yolunda darp edildiği belirtildi. Avukat Mehmet Sönmez, Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutulan müvekkilinin birçok ihlale maruz kaldığını ve ihlallere karşı suç duyurusunda bulunduğunu aktardı.
Av. Sönmez, müvekkilinin 18 Temmuz'da Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan'a göndermek istediği mektuba el konulduğunu ve hakkında disiplin soruşturması açıldığını aktardı. Sönmez, Habibe Elhalil Elmüslüm'ün hastaneye götürülürken de şiddete maruz kaldığını aktardı. Sönmez, müvekkilinin mektubuna el konulmasına "Ben buradan çıktığımda memleketim Rojava'ya dönüp, orada komün yaşamını inşa etmek, ekolojik bir bilinçle yaşamak için çabalayacağım" ifadeleri gerekçe gösterildiğini anlattı. Bu ifadenin cezaevi idaresi tarafından "talimat" ve "örgütsel" bağ olarak değerlendirdiğini aktaran Sönmez, "Mektupta Rojava sözcüğünün kullanılması talimat ve örgütsel bağ şeklinde nitelendirilerek, engellenmiş ve sansürlenmiştir. Müvekkil bu konuya ilişkin cezaevi idaresine dilekçe yazmışsa da mektup ne gönderilmiş ne de kendisine teslim edilmiştir. Süreç başında, 'Eğer üzerini çizdiğimiz kısımları çıkarıp tekrardan verirsen mektubunu yerine teslim edilmek üzere kargoya vereceğiz' denilmişse de mektup müvekkile hiç iade edilmemiştir. Daha sonra mektubun disiplin incelemesine alındığı bilgisini edindik. Bu konuya ilişkin cezaevi idaresinde bekleyen başvurumuz mevcuttur" diye konuştu.
'HAKARET EDİLDİ, SALDIRIYA MARUZ KALDI'
Sağlık sorunları nedeniyle 14 Ağustos'ta Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilen müvekkiline yolda şiddete maruz kaldığını kaydeden Sönmez, "Müvekkilim hastaneye götürülürken ona eşlik eden jandarma personellerine ellerindeki kelepçelerin çıkartılmasını istemesi üzerine jandarma personellerinin fiziki, sözlü tacizine; hakarete ve işkenceye uğramıştır. Akabinde muayene edilemeden şiddetle araca bindirilmiş ve araç içerisinde de bir müddet saldırı devam etmiştir. Daha sonra muayene için tekrardan araçtan indirilip hastane girişinde yine jandarmanın işkence, taciz ve hakaretine maruz kalmıştır. Olaya şahit olan hastane personelleri ve vatandaşların müdahalesi sonrası müvekkile yönelik saldırılar kesilmiştir" ifadelerini kullandı.
DARP RAPORU TUTSAĞA VERİLMEDİ
Saldırıya rağmen müvekkilinin götürüldüğü hastanede darp raporu almasına izin verilmediğini aktaran Sönmez, müvekkilinin cezaevine şikayeti ise konunun muhatapları kendileri olmadığı iddiasıyla işleme alınmadığını söyledi. Müvekkilinin ısrarı sonucu cezaevi revirine gönderildiğini, revir görevlilerinin müvekkilinin muayene etmeden yanlı tavır ve davranışlarla rapor düzenlediğini ifade eden Sönmez, "Vücudunun çeşitli noktalarında oluşan yara ve morarma izlerine rağmen sağlıklı bir rapor düzenlenmemiştir. Bu şekli ile tutulan rapor dahi müvekkile verilmemiştir" dedi.
Olaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını belirten Sönmez, "Hastane kamera kayıtları, darp raporu başta olmak üzere gerekli delillerin toplanarak jandarma personelleri ile olayda ihmali bulunan tüm şahıslar hakkında soruşturma yürütülmesini talep ettik. Soruşturmayı ısrarla takip edecek ve şüphelinin kamu personeli olduğu bir dosyanın daha cezasızlıkla sonuçlanmasına müsaade etmeyeceğiz" diye belirtti.
TUTSAK: HAYATIMIZ RİSKTE
Habibe Elhalil Elmüslüm ise Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusu dilekçesinde yaşananları şöyle anlattı: "14 Ağustos 2025'de öğleden sonra MR için hastaneye sevkim vardı. Hastaneye giriş yaptığımız esnada jandarma tarafından çift kelepçe dayatıldı. Kabul etmediğim, belirtmeme rağmen görevli askerler yüksek sesle bağırdılar. Hastanenin MR odasına kadar yüksek sesle hakaret ederek 'Yürü, çok konuşma, boş boş konuşma' gibi sözler sarf ediyorlardı. Görevli kadın jandarma beni kelepçelerden çekiştirerek, erkek asker de MR Kapısı önünde beni omuzumdan iterek içeri attı. Bu itme ve çekme sonucu ameliyatlı olan kolum aşırı derece de ağırdı, bunu belirtmeme rağmen umursamadılar. El bileklerimde darp izleri bulunuyor. Buna cezaevi infaz memuru Ebru Hanım ve bütün hastane personeli şahit olmuştur. Daha sonra kampüs revirin de röntgen çekilip, darp raporum tutulmuştur. Jandarmanın bu tutumuyla koğuşumda bulunan diğer iki arkadaşımda önce sözlü ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu sözlü tartışma ve ayrı ölüm tehdidi, fiziksel şiddet boyutuna ulaştı. Yaşanan bu durum hayati güvencemizin riskte olduğunu göstermektedir."
MA / Heval Önkol