Dr. Gössner: Çağrı Türk hükümetini sorunu çözmeye sevk etmelidir

img

HABER MERKEZİ - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısına işaret eden Bremen'den Hukukçu Dr. Rolf Gössner, "Büyük fırsatlara kapı açan bu çağrı, Türk hükümetini temel sorunu nihayet çözmeye sevk etmelidir" dedi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla 27 Şubat'ta "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" yaptı. Çağrıda iki tarafında sorumluluklarına vurgu yapılırken PKK ateşkes ilan etti. Ancak devlet, henüz bu konuda herhangi bir adım atmış değil. Devletin adım atması gereken konuların başında ise Türkiye'nin kararlarına uymayı taahhüt ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararları bulunuyor. Bu kararların başında AHİM'in Abdullah Öcalan hakkında verdiği "umut hakkı" ihlali kararı geliyor. Bu adımın Kürt sorununun çözümünü kolaylaştıracağı sıkça dile getirilen konulardan biri. 
 
Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi Başkanı Xavier Bettel'e Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için 10 Şubat'ta mektup gönderen 115 isim arasında bulunan ve 90'lı yıllardan bu yana çalışmalarını sürdüren Bremen'den Hukukçu Dr. Rolf Gössner, sorularımızı yanıtladı. 
 
Abdullah Öcalan'ı ve Kürt halkının mücadelesine ne zaman, nasıl tanıdığınız ve bunun çalışmalarınız üzerinde etkisi oldu mu?
 
1990'lara geri dönüp biraz açmam gerekiyor. O zamanlar, daha sonra Abdullah Öcalan'ın hukuk ekibinin bir parçası olacak bir meslektaşımla birlikte mahkemede bir Kürt gencinin ebeveynlerini ve kardeşlerini temsil eden bir avukattım. Bu genç Kürt, bir polis tarafından vurularak öldürülen Halim Dener'di. Halim Dener 1994 yılında Hannover'de, Almanya'da yasaklı olan "Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi"nin posterlerini asarken yakalanmış, tutuklanmış ve serbest kaldığında vurulmuştu. Polis nişancısına karşı açılan bu davada, Federal Almanya Cumhuriyeti'nde devletin terörle mücadele politikalarının ölümcül etkileriyle yüzleşmek zorunda kaldım. Ve Halim Dener'in kararı duymak için Doğu Anadolu'dan gelen acılı yakınlarının üzüntüsüne rağmen polis nişancısının beraat ettiğini tecrübe etmek zorunda kaldım. Bu dava üzerimde güçlü bir etki bıraktı ve beni Kürt sorununa daha fazla ilgi duymaya ve insan hakları açısından çözümü için kampanya yürütmeye sevk etti.
 
Sansasyonel bu davadan sonra Almanya'da uluslararası dava gözlemciliği ve insan hakları heyetlerinde de yer aldınız. Bu kararınızda bu davanın etkisi oldu mu?
 
Evet, doğru. Bu ve 1990'ların sonunda üst düzey bir PKK temsilcisine karşı açılan başka bir davadan sonra, insan hakları örgütü Medico International ile birlikte Abdullah Öcalan'a karşı Türk Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde açılan davanın uluslararası gözlemi için siyasi bir girişim başlattım, Mart 1999'da temyiz edildi. Amaç, davanın bağımsız bir şekilde gözlemlenmesini organize etmek ve garanti altına almaktı. Türkiye'deki bu ceza yargılamalarının insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne uygun olarak yürütülmeyeceğinden ve karara bağlanmayacağından korkuluyordu. Bu, daha sonra büyük ölçüde doğrulandı. Bu nedenle daha sonra, 2004 yılında, Strazburg/Fransa'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde temyiz davası da açıldı - Abdullah Öcalan için Avrupa düzeyinde neredeyse son merci olarak. Bu süreci Uluslararası İnsan Hakları Ligi adına gözlemledim ve raporladım. Konu, Öcalan'ın Türk mahkemelerinde yargılanmasının ve vatana ihanet suçundan önce idama, ardından da Türkiye'de idam cezasının kaldırılmasından sonra müebbet hapse mahkum edilmesinin yasallığı meselesiydi. Davasını şahsen temsil etmesi için kendisine cezaevi izni verilmediği için Strazburg'da bulunamamıştı. 2005 yılında AİHM nihayet Öcalan'a karşı yürütülen yargılamanın adil olmadığını ilan etti ve Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ihlal ettiği gerekçesiyle tazminat ödemeye mahkum etti. 2005 yılında Almanya ve Güney Afrika'dan avukatların oluşturduğu bir insan hakları heyetinde yer aldım ve bu heyet bizi Ankara ve İstanbul'a götürdü. Türkiye'deki insan hakları durumu ve gelişmeler hakkında bilgi edinmek istedik. Bu amaçla resmi kurumlarla Kürt muhalif aktivistlerle ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüştük ve tabii ki özellikle Kürt sorununa odaklandık. O dönemde kısmen AB katılım müzakereleri nedeniyle –ki bu daha sonra sistematik insan hakları ihlalleri nedeniyle tekrar donduruldu- yumuşama umutları vardı. Ayrıca, sorunlu cezaevi koşulları hakkında kişisel bir izlenim edinmek amacıyla Abdullah Öcalan'dan İmralı Adası'ndaki cezaevini ziyaret etmesini talep etmiştik. Ancak talebimiz Türk Adalet Bakanı tarafından "güvenlik gerekçesiyle" reddedildi. 
 
Tüm faaliyetlerinizden ve izlenimlerinizden ulaştığınız kanaat nedir? 
 
 
Yıllar ve on yıllar boyunca AB ve Almanya, Türk devletinin tırmanan terörle mücadele doktrinine yoğun bir şekilde dahil olmuş ve böylece PKK karşıtı stratejisini ve Kürtlere yönelik baskı politikasını desteklemiştir.
 
Özellikle "Öcalan davası" ve devletin Kürtlere yönelik muamelesinin Türkiye'deki insan hakları durumu ve bir bütün olarak kalkınma için bir kıstas olduğunu ve olmaya devam ettiğini fark ettim. Ancak şunu da fark ettim: Şiddet içeren Kürdistan çatışmasına nihayetinde uygulanabilir bir çözüm bulmak için genel bir insan hakları ve jeo-siyasi perspektife ihtiyaç var. Bu her şeyden önce Türkiye içinde bir çatışma olsa da, uzun zamandır Suriye, Irak ve Avrupa Birliği'ne (AB) kadar uzanan geniş kapsamlı yansımaları var. Yıllar ve on yıllar boyunca AB ve Almanya, Türk devletinin tırmanan terörle mücadele doktrinine yoğun bir şekilde dahil olmuş ve böylece PKK karşıtı stratejisini ve Kürtlere yönelik baskı politikasını desteklemiştir. Örneğin; PKK'nin AB terör listesine dahil edilmesi, Almanya'daki PKK yasağı ve bunun sonucunda ortaya çıkan baskı politikası. Bir zamanlar şiddet yanlısı olan Kürt İşçi Partisi'nin (PKK) Avrupa'da, Almanya'da, çatışmaya barışçıl ve demokratik bir çözüm bulma yönünde geçirdiği değişime rağmen bu durum bugün de devam etmektedir.
 
Kürt sorununun demokratik çözümü ve Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü sizin için neden önemli? 
 
Benim için her ikisi de çok önemli, çünkü Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması ve Kürt sorununun gecikmiş çözümü genel bir bağlamda ele alınmalı. Önemli bir Kürt temsilci olarak Öcalan, bu önemli meselenin siyasi çözümüne dahil edilmelidir, özellikle de uzun zaman önce barışçıl bir çözüm bulma isteğini beyan etmiş ve Türkiye ile PKK arasında bir ateşkes ve barış süreci çağrısında bulunmuşken. Tarihi olarak nitelendirilen son çağrısıyla Öcalan şimdi bir adım daha ileri gitmiştir. 40 yılı aşkın süredir devam eden şiddetli çatışmaların ardından PKK liderliğinden silahlı mücadeleye son vermesini, silahlarını bırakmasını ve örgütü dağıtmasını talep etti. Büyük fırsatlara kapı açan bu çağrı, Türk hükümetini temel sorunu nihayet çözmeye sevk etmelidir; Kürtlerin durumunu kararlı bir şekilde iyileştirmeli ve haklarını tam olarak tanımalıdır. Bunun ne anlama geldiğine en sonda ayrıntılı olarak değineceğiz.
 
Siz ve diğer birçok imzacı kısa bir süre önce Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne Öcalan'ın fiziksel özgürlüğünü talep eden bir mektup gönderdiniz. Bu girişim nasıl ortaya çıktı ve bu mektubun amacı neydi?
 
Belki de önceden belirtmek gerekir ki, Abdullah Öcalan'a on yıllardır uygulanan hücre hapsi koşulları nedeniyle Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) ilk açık mektup geçen yıl zaten gönderilmişti. CPT, sahadaki durum hakkında bir izlenim edinmek amacıyla Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa Konseyi üyesi ülkelerdeki gözaltı merkezlerini ziyaret etme imkanına ve aynı zamanda görevine sahiptir. Bu nedenle, İmralı'daki mahkumların aşırı tutukluluk durumunun bağımsız bir şekilde incelenmesi, açıklığa kavuşturulması ve düzeltilmesi amacıyla gecikmeksizin İmralı'ya bir heyet gönderilmesi çağrısında bulunuyoruz. İnsan hakları ihlalleri söz konusu olduğunda, CPT son derece güçlü bir şekilde müdahale etmeli ve Türkiye'nin bir Avrupa Konseyi üyesi olarak yükümlülüklerine tam olarak uyması konusunda ısrarcı olmalıdır. Çağrımıza yanıt olarak CPT bize durumla ilgilenmek istediğinin sinyalini verdi - ancak bu yine de kulağa pek taahhütkâr gelmiyordu. Şimdi sorduğunuz ikinci açık mektuba gelelim; Kamusal alandan yüzden fazla imzacı Şubat ayı başında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanına bir mektup yazdı. Abdullah Öcalan'ın 25 yılı aşkın süredir en kötü koşullarda cezaevinde tutulmasının ardından serbest bırakılması için hukuki ve siyasi adımlar atılmasını talep ediyoruz. Amaç, Türk hükümeti ile müzakerelerde onun yardımı ve işbirliğiyle Kürt sorununa bir çözüm başlatmak ve uygulamaktır. Bunun için Öcalan'ın bu tür müzakereleri yürütmesine imkan verecek koşullar altında serbest bırakılması gerektiğini savunuyoruz. Ne de olsa kendisi hala Kürt özgürlük hareketinin kilit isimlerinden biri ve ancak özgür bir insan olarak müzakere edebilir. Başvurudan sonra önemli bir adım daha atmış bulunuyoruz; artık Öcalan üzerindeki tecrit tamamen kaldırılmalı ve serbest bırakılması sağlanmalıdır.
 
Mektubunuzda "umut hakkından" bahsettiniz. "Umut hakkı" hakkında neler söyleyebilirsiniz ve bu hak Abdullah Öcalan için şimdiye kadar neden bu karar uygulanmadı? 
 
AİHM bu "umut hakkını" Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden (AİHS Madde 3) almaktadır. Bu, bir kişinin ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasının ve serbest bırakılma umudu olmaksızın ömür boyu tutuklu kalmasının hukuka aykırı olduğu anlamına gelmektedir. Öcalan'ın davasında AİHM 2014 yılında, şartlı tahliye olasılığını ortadan kaldıran ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının AİHS'i ihlal ettiğine hükmetmiştir. Mahkeme, Türkiye'yi bireysel umut hakkını güvence altına almak için yasalarını bu doğrultuda değiştirmesi konusunda uyardı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Eylül 2024'te bunu yeniden teyit etti ve Eylül 2025'e kadar yeni bir gözden geçirme yapılacağını duyurdu. Ancak şu ana kadar Türkiye'nin buna uyduğuna dair hiçbir kanıt yok - tam tersine, Türkiye bu hakkı tanımıyor, bu nedenle de Öcalan ve Türkiye'deki diğer pek çok müebbet mahkumundan bu hakkı esirgemeye devam ediyor. Ancak bu inkar, Avrupa sözleşmesi ve içtihadının ihlalidir ve ihlal edilmeye devam etmektedir. Zira tahliye umudu olmaksızın müebbet hapis cezası, özellikle de tecrit koşullarında, nihayetinde taksit taksit verilen bir ölüm cezasına dönüşmektedir. Ancak Öcalan'ın temyiz başvurusunu takiben yaşanan yeni gelişmelerle birlikte bu konuda bir hareketlilik yaşanması muhtemeldir.
 
Mektubunuzda AİHM kararlarına ve AİHS standartlarına atıfta bulundunuz. Bu bağlamda, Türkiye'nin AİHM kararlarını görmezden gelerek kendi anayasasını hiçe saymasını ve AİHM'in bu konuda henüz somut bir adım atmamış olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Türkiye'nin hukuk ihlallerinin gerçek sonuçlarıyla yüzleşmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Buna, Türkiye'deki hücre hapsi sisteminden sorumlu olanlara yönelik hedefli yaptırımlar da dahil olabilir.
 
Aslında Türkiye, Avrupa Konseyi'nin bir üyesi olarak uyması ve uygulaması gereken AİHS'i ve AİHM kararlarını baltalamakta ve göz ardı etmektedir. Sonuçta, Avrupa Konseyi üyesi bir devlet olarak Türkiye, örneğin hiç kimsenin işkenceye veya insanlık dışı ceza veya muameleye maruz bırakılmayacağı şartına bağlıdır. Buna özellikle insanlık dışı hücre hapsi koşulları veya yukarıda açıklandığı gibi, müebbet hapis cezasına çarptırılan hiç kimsenin "umut hakkından" mahrum bırakılamayacağı AİHS ile bağlıdır. Ancak gerçekte, insan haklarını ihlal eden koşulların etkili ve sürdürülebilir bir şekilde düzeltilmesi amacıyla AİHM kararlarının üye devletler aleyhine uygulanması için çok az imkan bulunmaktadır. Ancak, çok sınırlı etki yaratma olanaklarına rağmen, Avrupa Konseyi ve Komite'nin bugüne kadar işkence ve diğer insan hakları ihlallerine karşı mümkün olan en etkili adımları atması için Türkiye'ye yeterince baskı yapıp yapmadığı sorusunun ortaya çıktığına inanıyorum. Türkiye'nin hukuk ihlallerinin gerçek sonuçlarıyla yüzleşmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Buna, Türkiye'deki hücre hapsi sisteminden sorumlu olanlara yönelik hedefli yaptırımlar da dahil olabilir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, 2021 ve 2023 yıllarında, başka durumlarda da olsa, bir "ihlal prosedürünün" parçası olarak Türkiye'ye karşı yaptırım ve cezai önlemler alınması çağrısında bulunmuştur. Aşırı bir durumda Türkiye, 2022'de Ukrayna'ya karşı başlattığı saldırı savaşı sonrasında Rusya'nın başına geldiği gibi Avrupa Konseyi'nden bile ihraç edilebilir (ancak Rusya çekilerek bu oylamayı önceden engellemiştir). Bununla birlikte, Avrupa Konseyi üyeliği sona erdiğinde, söz konusu devlet otomatik olarak AİHS'den çekilir, yani artık AİHS ile bağlı değildir - ve bu nedenle ilgili nüfus daha da savunmasız hale gelebilir.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan İmralı Heyeti'yle görüşmeler gerçekleştiriliyor ancak diğer taraftan Öcalan ve İmralı Adası'nda tutulan diğer tutsakların aileleri ve avukatları ile görüşmeleri hala engelleniyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Bu görüşmeler -ki olumludur- sadece bir başlangıç olabilir. Her halükarda Öcalan'ın insan haklarını ihlal eden tecridi derhal ve tamamen kaldırılmalıdır, Abdullah Öcalan'ın yeni çağrısından sonra şimdi her zamankinden daha önemli bir konu. Top artık Türk hükümetinin sahasında. Abdullah Öcalan’ın İmralı Heyeti'yle görüşüp aile ve avukatları ile görüşememesi birbirine uymuyor ve çelişkiden de öte. Bu nedenle görüşmelere izin verilmesi çok önemli ve iyidir, devam ettirilmelidir. Ancak temel ön koşul, avukatlar ve akrabalarla görüşmelerin yapılabilmesi için insan haklarını ihlal eden hücre hapsi koşullarının kaldırılmasıdır. Ve bu, serbest bırakılma beklentisiyle birlikte yapılmalıdır. Nihayetinde, Türk hükümetinin siyasi iradesi de buna göre ölçülmelidir. Bu arada, Türkiye'de Kürt yanlısı muhalefet partilerinin üyelerine, eleştirel gazetecilere ve insan hakları aktivistlerine PKK'ye destek verdikleri iddiasıyla çok sayıda baskın, gözaltı ve tutuklamanın hemen hemen aynı zamanda gerçekleştiriliyor olması da bu görüşmelerin kolaylaştırılmasıyla bağdaşmamaktadır. Öcalan ile görüşmeleri yürüten ve çatışmanın çözümüne yönelik önemli bir adım atılmasını sağlayan DEM Parti'nin yönetim kurulu üyeleri de muhtemelen bu durumdan etkilenecektir.
 
Mevcut durumda Türkiye'deki sorumlu siyasi aktörlere ve uluslararası kamuoyuna çağrınız nedir?
 
 
Türkiye'de barışın, insan hakları durumunun iyileşmesinin ve ülkenin demokratikleşmesinin en önemli ön koşullarından biri Türk-Kürt çatışmasına adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması olacaktır. Bu gerçek tarihi bir sorundur
 
Abdullah Öcalan'ın cezaevinden yaptığı silahlı mücadeleye son verme çağrısının ardından nihayet yeni bir barış süreci için umutlar yeşermiştir. Bu çağrı demokratik Kürt hareketi için bir başarı, Türkiye ve ötesi için de büyük bir fırsattır. Türkiye'de barışın, insan hakları durumunun iyileşmesinin ve ülkenin demokratikleşmesinin en önemli ön koşullarından biri Türk-Kürt çatışmasına adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması olacaktır. Bu gerçek tarihi bir sorundur. Kürtler ve temsilcileri baskı altında tutulmaya, zulüm görmeye ve kültürel ve demokratik haklarından mahrum bırakılmaya devam ettiği sürece bu sorun çözümsüz kalacaktır. Abdullah Öcalan'ın cezaevinden yaptığı silahlı mücadeleye son verme çağrısının ardından nihayet yeni bir barış süreci için umutlar yeşermiştir. Bu çağrı demokratik Kürt hareketi için bir başarı, Türkiye ve ötesi için de büyük bir fırsattır. Bu çağrı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve otokratik hükümetinin sadece iktidar manevralarıyla ilgilenmedikleri ve kendi güçlerini arttırmayı amaçlamadıkları umuduyla, Kürt temsilciler ve şimdi sırası gelen Türk hükümeti arasında ciddi ve zorlu müzakerelerin başlangıcı olabilir. Tüm kuşkulara rağmen, on yıllardır süren baskı ve zulüm, terör, şiddet ve misilleme sarmalı nihayet kırılabilir.
 
Bu bağlamda, Kürt sorununa adil ve sürdürülebilir bir çözüm için yapılacak müzakereler, Kürt kimliğinin ve Türkiye'deki kültürel ve demokratik haklarının tanınmasını, sosyal, siyasi ve kültürel eşitliğin sağlanmasını, Kürt şehirlerinde zorla görevden alınan belediye başkanlarının görevlerine iade edilmesini, siyasi nedenlerle hapiste tutulan çok sayıda Kürt ve diğer tutukluların serbest bırakılmasını; Kürtlere ve muhalefetin diğer üyelerine yönelik yeni baskı dalgasının sona erdirilmesini, Suriye'de Kürt nüfusun yaşadığı ve kendi kendini yönettiği bölgelerin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde bombalanmasına son verilmesini içermelidir. Genel olarak Türkiye'nin demokratikleşmesi ve insan hakları ile uluslararası hukuka saygı gösterilmesi gerekmektedir.
 
Özellikle bu yeni durumda AB ve Almanya'dan beklentileriniz ve talepleriniz nelerdir?
 
AB'de ve Almanya'da, yani Avrupa'nın Türkiye ve Kürtlere yönelik politikasında da radikal bir değişime ihtiyaç var. Bu, Avrupa ve Almanya'da Kürtlerin, örgütlerinin ve medyanın terörle damgalanmasına, kriminalize edilmesine, zulme uğramasına ve dışlanmasına nihayet son verilmesini de içeriyor. Almanya ve AB, bugüne kadar yaptıkları gibi diyalog sürecini ve Kürt sorununun çözümünü engellemek yerine desteklemek ve teşvik etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdır. Bu da özellikle Almanya'ya çok zarar vermiş olan PKK'ye yönelik yasağın kaldırılmasını, PKK'yi desteklemekten dolayı açılan terörle mücadele davalarının sona erdirilmesini ve PKK'nin AB terör listesinden çıkarılmasını içermektedir. Bu araçlar artık çağa ayak uyduramamaktadır. Katı yasak politikası on binlerce siyasi olarak aktif Kürt'ü ayrımcılığa uğratmış ve kriminalize etmiş, onları genel bir şüphe altına sokmuş, potansiyel şiddet failleri ve "teröristler" olarak damgalamış, onları iç düşman ve güvenlik riski olarak ilan etmiş ve marjinalleştirmiştir. Buna ilaveten, Kürtlerin Türkiye'ye sınır dışı edilmesindeki artış da yeniden gözden geçirilmelidir. Avrupa Konseyi üyeliğine rağmen Türkiye, birçoğu zulüm nedeniyle Türkiye'den kaçan siyasi olarak aktif Kürtler için hala güvenli bir menşe ülke olmaktan uzaktır.
 
Bu itibarla, AB ve üye devletlerin, daha önce PKK'ye, politikalarına ve faaliyetlerine karşı ne kadar eleştirel ya da düşmanca bir tutum sergilemiş olurlarsa olsunlar, sorumluluk ve yükümlülükleri artmaktadır. Kürt sorunu ve genel olarak azınlık sorunu, her zamankinden daha az bir terör sorunu olmakla birlikte, Türkiye için Avrupa ve Federal Almanya Cumhuriyeti için geniş kapsamlı sonuçları olan bir siyasi ve insan hakları sorunudur.
 
MA / Hîvda Çelebi

Diğer başlıklar

14/05/2025
23:59 İstanbul’daki Rusya-Ukrayna görüşmesinde Putin yer almayacak
23:53 Belucistan bağımsızlığını ilan etti
23:21 ABD, Türkiye'ye füze satışını onayladı
21:57 Bakırhan’dan Lozan açıklaması: Odağımızı kaybetmeyelim
21:38 Katar, Boeing ve ABD ile milyar dolarlık anlaşma imzaladı
19:56 TİP’ten ‘Can Atalay’ serbest bırakılsın çağrısı
19:52 Hayri Durmuş’un kardeşi: Onurlu bir duruşla yeni süreçte olacağız
18:56 KHK'li kamu emekçileri: Soma'da cinayet işlendi
18:34 Halep’te Şam iktidar güçlerine saldırı
18:29 Zizek’ten PKK’ye destek: Barışa bağlılık noktasında en ileri adım
18:09 Cenevre eylemi: PKK’nin kararıyla yeni bir süreç başladı
17:44 4 öğrenci tutuklandı
17:29 3 kadın cezaevinden çıktı: Mücadelemiz Türkiye’nin demokratikleşmesi içindir
17:21 Tekik için mevlit
17:18 Bakırhan'dan Mûş Belediyesi ve Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret
17:15 Feraşîn'de kar yağışı
17:06 Dünya Özbilgi’nin katiline ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
16:59 Birçok kentte Kaytan ve Altun anması: Mücadeleyi büyüteceğiz
16:28 İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden Boğaziçililere destek
16:07 İmamoğlu, 'Kamu görevlisine hakaret' soruşturmasında ifade verdi
15:35 Önder'in ismi memleketinde bir caddeye verildi
15:10 Gazeteci Evrim Kepenek’e 10 ay hapis cezası
14:42 İşten çıkarılan kadınlar CHP önünde: Vazgeçmeyeceğiz
14:20 Mêrdîn'de yılın ilk buğday hasadı yapıldı
14:19 NADA’nın 1. Kongresi yarın Süleymaniye’de başlıyor
14:07 Medyada engelliler çalıştayı: Zehirli dili değiştirelim
13:58 Qoser Belediyesi’nden şahsa özel hizmet!
13:57 'Özgür Düşünceler' yayın hayatına başladı
13:53 Bakırhan: Cumhuriyetin demokratikleşmesini istiyoruz
13:42 Erdoğan'dan 'süreç' açıklaması
13:26 Wan’da şüpheli kadın ölümü
13:20 DEM Parti'den Adalet Bakanı Tunç’a 'umut hakkı' yanıtı
13:10 Tunç’tan ‘Öcalan gazeteci ve siyasetçilerle görüşsün’ talebine yanıt
13:05 Tuzluçayır'daki anma programı 2’nci gününde
12:35 Şirnex’teki doğa talanı Meclis gündeminde
12:23 Boğaziçi öğrencileri adliyeye sevk edildi
12:09 HRW: Türkiye savaş suçları konusunda sorumluluk taşıyor
11:52 Trump, El Şara'yla görüştü
11:45 15 Mayıs’ın Kürt Dil Bayramı Günü kabul edilmesi için kanun teklifi
11:33 Erzirom’da kar yağışı
11:32 HDK soruşturmasında 3 kişiye tahliye kararı
11:28 ‘Öcalan ile görüşmek istiyorum’ kampanyası başlatılacak
10:21 Yeni bir dönemin başlangıcı
10:15 Ayten Dêrsim: Sorumluluk bize düşüyor
Amed Malazgirt: Omuzlarımızdaki yük ağırlaştı
10:08 Trump Ortadoğu turunda: Hedef Arap sermayesi
09:59 Kalmaz: HDK demokratik toplum inşasının öncülüğünü üstlenecek
09:36 Ahmet Türk: Devlet beklentilere yanıt vermeli
09:15 Amed Barosu Kürt Dili Komisyonu Başkanı: Anadil için anayasa değişmeli
09:13 Kuruluş sürecinden komploya kadar neler yaşandı?
09:10 Tek gayeleri Kürtçeyi yaşatmak
09:09 27 Şubat'tan bu yana yaşananlar
09:08 Dil Bilimci Tan: Her yerde Kürtçe meclisleri kurmalıyız
09:08 Amed’de kapı kapı süreç anlatılıyor: 3 bini aşkın ev ziyaret edildi
09:07 DEVA Partili Ekmen: Sorun Meclis'te çözülmeli, partiler destek vermeli
09:05 60'ında 'anadilinin öğrencisi' oldu
09:00 14 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:58 Bayık: Önder Apo'nun attığı her adım zaferle sonuçlanmıştır
08:23 Kaytan ve Altun için yapılacak anma programları belli oldu
13/05/2025
23:43 Uruguay eski Devlet Başkanı Mujica hayatını kaybetti
23:34 Valilikten Boğaziçi açıklaması: 97 kişi gözaltına alındı
23:29 Çandar: Meclis barış ve çözüm sürecine el atmalıdır
22:46 ABD: Suriye’de barış ve refah görmek istiyoruz
22:19 Irak Cumhurbaşkanı: Barış girişimlerini destekliyoruz
22:14 Öğrenciler İlahiyatçı Yıldız’ı protesto etti: Çok sayıda gözaltı
21:32 Duran Kalkan: Özgürlük yürüyüşünde yeni bir dönem başladı
21:29 Marmara Denizi'nde bir deprem daha
21:24 Üç milletvekilinin fezlekeleri Meclis’e gönderildi
21:04 Altun ve Kaytan için İsviçre’de anmalar sürüyor
20:28 Ekrem İmamoğlu’na yeni soruşturma açıldı
20:06 Bethnahrin Ulusal Konseyi: Devlet büyük bir reform başlatma sorumluluğunu taşımaktadır
19:52 Dünya barış deneyimlerinin araştırılması talebi AKP-MHP oylarıyla reddedildi
19:46 Sakine Cansız'ın annesi ameliyat oldu
19:27 'Toplumsal barış için hasta mahpuslar serbest bırakılsın'
19:22 Bayar’ın tahliyesi 4’ncü kez ertelendi
19:17 İzmir’de Soma anması
19:13 PKK’nin kararı Meclis gündeminde: Çözüm için kanunlar yapılmalı
19:04 Trump, yarın Ahmed El Şara ile görüşecek
18:20 ABD, Suudi Arabistan ile silah anlaşması imzaladı
18:16 Tekik’in taziyesine gün boyu kitlesel ziyaret
18:04 AP Kürt Çalışma Grubu: Temel özgürlükler güvence altına alınmalı
17:38 Özerk Yönetim: Öcalan’ın projesi kurtuluş yolunu gösteriyor
17:28 NATO Genel Sekreteri Rutte Erdoğan ile görüştü
17:22 Marmara Denizi’nde 3.4 büyüklüğünde deprem
16:57 Soma'da 301 madenci anıldı
16:50 TJA: Altun ve Kaytan sosyalist erkek kişiliğin çağdaş temsilcileridir
16:26 Hasenan Aşiret Derneği Başkanı: Süreç yasal düzenlemelerle taçlanmalıdır
15:53 PTT emekçileri taleplerini açıkladı
15:34 Hayati Kaytan: Bu onurlu yolculuğu özgürlükle taçlandıracağız
15:26 Öcalan PKK kongresini selamladı, Kaytan ve Altun'u andı
15:17 BM'den kongre açıklaması: Sürece yardımcı olmaya hazırız
14:58 Kaytan ve Altun anıldı: Dönemin Prometheusları olarak yeni bir yaşamı yarattılar
14:50 Bakırhan: Toplumun bu sürece inanması için iktidar adım atabilir
14:47 Adana’da Kaytan ve Altun anması: Mücadelelerini barışla taçlandıracağız
14:38 İstanbul Barosu: Cinsiyetçi politikalar kurumsallaştırılıyor
14:21 İran 13 günde 96 kişiyi idam etti
14:19 Hatem Özdemir'in yeniden yargılanma talebine ret
14:00 Qubat Talabani: PKK sorumluluğunu yerine getirdi
13:46 Bir hareketin şekillendiği yer: Tuzluçayır
13:08 Sanatçı Pınar Aydınlar hakkında tahliye kararı
13:01 Demokratik Modernite’nin 51’inci sayısı çıktı
12:45 Bakırhan: Büyük bedellerle yürütülen mücadele yerini demokratik toplum inşaasına bırakıyor
12:42 Yangında eşi ve çocukları ölen itfaiyeci gözaltına alındı
12:39 Failin asker olduğu davada savcılık 'hata' diyerek ceza istemedi!
12:11 Tuzluçayır’da Kaytan ve Altun anması
12:03 Sozdar Avesta: Sonuç almak sosyalist bir yaşamla mümkün
11:47 Çağrı Merkezi Kurmanci hizmet vermeye başladı
11:44 Rezan’da esnafa sürecin önemi anlatıldı
11:07 13 yılda sadece 148 Kürtçe öğretmeni atandı
10:43 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
10:28 Trump'ın Ortadoğu turu başladı
10:15 Amedliler: Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü olmazsa olmaz
10:14 78'liler Federasyonu Başkanı Esentürk: Sürecin yasal alt yapısı oluşturulmalı
10:10 Besê Hozat: Sürecin öncüleri olacağız
10:09 Kaytan ve Altun için İstanbul'da 4 günlük anma
10:08 Dörtler'in koğuş arkadaşı Dündar: Hepsi bu sürecin mayasıydı
10:04 Eşber Yağmurdereli: PKK çok büyük bir adım attı, sıra devlette
10:00 Doğu Ergil: Artık devletin sığındığı mazeret ortadan kalkıyor
09:58 Karayılan: Yasal değişiklikler olmalı
09:48 Bey Dağları’ndan Akdeniz’e zehir akıyor
09:47 ÖHD’li Azad: Adalet Bakanlığı sürece dair inisiyatif almalı
09:29 Barış Anneleri: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmalı
09:25 Kartal: Demokratik toplum sosyalizmi yeni sürecin perspektifidir
09:12 Ebeveynler ve çocukları aynı sıralarda dillerini öğreniyor
09:10 Öcalan'ın 'Kürdistan sömürgedir' tezinden PKK'nin kuruluşuna...
09:07 Şivişki Yaylası’nda pancar mesaisi: Hem şifa hem geçim kaynağı
09:06 Kürt yazarlar: Tek amacımız dili korumaktır
09:05 Bayramoğlu: Süreç yeni başlıyor, devlet adım atmalı
09:04 Dünya Özbilgi’yi işkenceyle katleden failin karar duruşmasına çağrı
09:00 13 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:47 Marmara Denizi'nde deprem
12/05/2025
23:26 Kurtulmuş: Süreç Meclis’imizin iradesinde yeşerecektir
23:16 Kaytan ve Altun’un aileleri: Mücadeleleri daha da büyüyecek
22:54 Zagros Hîwa: Bundan sonrası devletin atacağı adımlara bağlıdır
22:44 Hasta tutsak Soydan Akay tahliye edildi
22:39 Davutoğlu’ndan Bakırhan ve Bahçeli’ye telefon
21:15 Irak: PKK’nin kararını destekliyoruz
21:12 ABD’den PKK açıklaması: Kararı bir dönüm noktası niteliğinde
21:02 ÖHD’den ağaç kesimine karşı Orman İşletme Müdürlüğüne başvuru
20:49 İsviçre'de Kaytan ve Altun için taziye kuruldu
20:28 Kıbrıs Cumhuriyeti ile Suriye arasında 'geri kabul anlaşması' imzalandı
20:24 Kadınlar iktidarın baskı ve hak ihlallerini protesto etti
20:12 İmamoğlu: Meclis zemininin güçlendirilmesine ihtiyacımız var
20:05 Erdoğan’dan PKK kararı sonrası açıklama: Kritik bir eşiği daha aştık
19:55 Birçok kentte Erol Eğrek protestosu: Saray bu cinayetin sorumlusudur
19:48 Öğrencilerden 'Tutuklu arkadaşlarımıza özgürlük’ forumu
19:42 KCDP: İktidarın aile odaklı politikaları kadınları öldürüyor
19:32 Mazlum Abdî: Yeni adımın barışçıl sürecin kapılarını aralayacağına inanıyoruz
19:13 Trump’tan İstanbul’daki Rusya-Ukrayna görüşmelerine destek
19:09 Bafil Talabani: Tarihi adım için elimizden geleni yapmaya hazırız
18:53 Özel: Sorunların çözümü hukuk devleti, adalet ve demokrasiden geçer