Bakırhan'dan 'yerel yönetim' çağrısı: Mahalledeki sorunu Ankara'da çözemezsiniz

ANKARA - Kürt meselesinin "demokratik haklar ve hukuk meselesi" olduğunu vurgulayan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Mahalledeki sorunu Ankara'da tek bir masadan çözemezsiniz" dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’ne dair Meclis Genel Kurulu’nda konuştu. Bakırhan, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile diğer siyasi tutsakların isimlerini sıralayarak konuşmasına başladı.
 
'AKP’NİN BÜTÇE TERCİHİ NE?'
 
Bütçenin sıradan bir belge olmadığını, bir ülkenin aynası olduğunu söyleyen Bakırhan, "Bu aynada ahlaktan hukuka, ekonomiden sosyolojiye kadar her şey çok net görünür. Servetin kimde toplanacağından kimlerin yoksul kalacağına, kimin hukuk içinde sayılacağına kadar geniş bir yelpazeyi iktidarın tercihleri belirler. Toplumsal barışı konuştuğumuz bugünlerde önümüzde duran 2026 bütçesinde savunma ve güvenlik kalemlerine ayrılan kaynak, önceki yıla oranla yüzde 34 oranında artırılmış durumda. Savunma ve güvenlik harcamaları artırılırken sosyal devletin, adaletin, yerel demokrasinin, barışın ve hukukun bütçesi kısılıyorsa, orada bir tercihi konuşuyoruz demektir. Türkiye, her devlet gibi savunma ve güvenlik için tabiki bütçe ayıracak. Ama savunmaya 10 verilip sağlık, eğitim ve adalete 1 bırakılıyorsa, bu denge sorunu değil, tercih sorunudur” dedi.
 
'DEMOKRASİ DARBE ALDI'
 
Cumhuriyetin kurulduğu sıralarda çıkarılan Takrir-i Sükun yasasına dikkat çeken Bakırhan, bu yasa nedeniyle demokrasinin darbe aldığını ifade etti. Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "1960’lı yıllarda demokrasinin özü olan milli iradeye saygı esas alınsaydı, başbakanını ve bakanlarını idam eden bir ülke utancını hafızamızda taşımayacaktık. 1970’li yıllar demokratik olgunluk içinde geçseydi, ne gencecik insanlarımız idama giderdi ne 24 Ocak kararlarıyla emekçiler hedef alınır ne de 12 Eylül’de tank paletleri siyasetçileri ve halkı ezebilirdi. 1992’de bir halkın bayramı olan Newroz, tehdit olarak değil, ortak değer olarak kabul edilseydi, karanlık yapılar 90’lı yıllarımıza karabasan gibi çökmeyebilirdi. 2007 yılında bu ülkede vesayetçilerin değil, demokratik normların sözü geçerli olsaydı, 367 adlı darbe girişimi tarihimizin kara sayfalarında yer almazdı.
 
GÖZYAŞI, ACI VE KEDER OLARAK DÖNDÜ
 
Tarih 15 Temmuz darbe girişimini yazdığında, cevabımız 20 Temmuz OHAL ilanı değil de, daha fazla demokrasi, adalet ve hukuk olsaydı bu ülke Ortadoğu’nun tüm halklarına büyük umut olacaktı. Bugün riskleri ve tehditleri değil; umutları ezilenlerin, emekçilerin bütçesini konuşuyor olacaktık. Takvimler 4 Kasım 2016’ya geldiğinde Selahattinler, Figenler evlerinden alınmasaydı; belediyelere kayyımlar atanmasaydı, demokratik siyaset darbelenmezdi. 2025’ten objektifleri geçmişin acı hatıralarına çevirdiğimizde, anti-demokratik her uygulama bu ülkenin yurttaşlarına gözyaşı, acı ve keder olarak döndü. Türkiye’de cumhuriyet demokrasiyle buluşsaydı, bu topraklarda yaşayan her yurttaşın bambaşka hikayeleri olabilirdi.
 
MESELE YANLIŞ TEŞHİS EDİLDİ
 
1923 sonrası başlayan Kürt isyanları ve bu isyanlar karşısında gelişen bastırmalarla bir yüz yılı geride bıraktık. Kürt meselesini konuşurken önce şunu tespit etmemiz gerekiyor: Bu ülkeyi bir asırdır yönetenlerin en temel hatası, Kürt meselesini yanlış teşhis etmesidir. Teşhisi yanlış olunca Kürt sorununu ortadan kaldırma yolları da hep hatalı oldu. Kürt meselesinde yıllardır hep düğüm üstüne düğüm atılıyor. Bu düğüm adeta Gordion düğümüne dönüştü. Yıllar boyunca bu mesele ‘terör’ parantezine sıkıştırıldı. ‘Geri kalmışlık’ denildi. ‘Kandırılmış, aldatılmış bir avuç insan’ dendi. Oysa Kürt meselesi az gelişmişlik sorunu değildir. Kürt meselesi, kandırılmış ya da aldatılmış bir topluluğun problemi de değildir. Kürt meselesi terör sorunu hiç değildir. Eşit yurttaşlık meselesidir.
 
EŞİTLİK, VARLIK VE HUKUK MESELESİDİR
 
Demokratik haklar meselesidir. Bir varlık meselesidir. Ama en önemlisi; Kürt meselesi, bir hukuk meselesidir. Kürt'ün hukukunu tanıma üniter devlet içinde pekâlâ mümkündür. Üniter devlet demek ne devletin inkârı ne de Kürt'ün inkarıdır. Kürtlerin eşit yurttaşlar olarak hakkını savunması üniter devlet için bir risk değil, aksine güvencedir. Kürt meselesi, günlük siyasetin gürültüsüne kurban edilecek bir başlık değil, canların yitirildiği, ocakların söndüğü tarihsel bir olgudur. Kürt meselesi yıllarca düğüm aklıyla yönetildi ve sonuç hep hüsran oldu. Artık barış siyasetini çözüm aklıyla kuralım.
 
KÜRTLER DIŞINA İTİLİYOR
 
Tarihe hangi ufuktan bakarsanız, yol haritanız da ona göre şekillenir. Devletin baktığı tarih ufkunda, bazı hakikatler maalesef görmezden gelindi. 1921 Anayasası'nı hazırlayan komisyonun sözcüsü İsmail Suphi Soysallı, Birinci Meclis tutanaklarında yerelliği önceleyen adımlar öneriyordu. Benzer şekilde Mustafa Kemal meselesinde de hakkaniyetin terazisini kurmak gerekiyor. 1920-21-22’deki Mustafa Kemal tarihin tozlu raflarına gönderilirken, 1923 sonrasının Atatürk’ü resmi anlatının baş köşesinde tutuluyor. 1921 Anayasası'nı kaleme alırken yerel demokrasiyi kabul eden Mustafa Kemal'i tarihten silmemek gerek. Bu hakikati silen resmi anlatıyı artık bir tarafa bırakmalıyız. Gerçeğe odaklanmalıyız. 1921'in yerelliği önceleyen o kurucu ufku, bugün ‘unutulmuş bir imkân’ olarak karşımızda duruyor. Tam 106 yıl önce Erzurum Kongresi'nin sonuç bildirgesinde Türk-Kürt ortaklığına atfen şu yazılır: ‘Saadet ve felakette tam ortaklığı kabul eder ve gelecek hakkında aynı amacı hedef alır.’ Yani daha kuruluş aşamasında ortak vatan fikri ile hukuk fikri yan yana duruyor, sonra hukuk kısmı unutuluyor. Cumhuriyet, Kürtlerin omuz verdiği bir kurtuluşun ardından ilan ediliyor ama Kürdün hukuku kurucu metinlerin dışına itiliyor.
 
KÜRT TEHLİKEDE İSE TÜRK DE TEHLİKEDEDİR 
 
Sayın Devlet Bahçeli 18 Kasım 2025 tarihli grup konuşmasında cumhuriyetin kuruluş dönemine dair çok önemli bir tespitte bulundu. ‘Hazırlık ve mayalanma dönemi kongreler marifetiyle, yani demokratik yollarla icra edilmiştir’ demesi, aslında bugün daha fazla demokrasiyi esas almayı işaret ediyor. Nasıl ki o gün Osmanlı İmparatorluğu'nun derin bunalımı, kongreler ve Meclis eliyle, yani halk iradesinin çoğulcu temsil biçimiyle aşılabildiyse, bugün Türkiye'nin karşı karşıya olduğu bölgesel tehditlere ve içerideki çoklu krizlere çözüm de ancak demokrasiyle mümkün olacaktır. Tarihe dürüstçe baktığımızda, Balkanlar'da yaşanan ağır yenilginin önemli sebeplerinden birinin Anadolu'da sağlanamayan birlik olduğunu görürüz. Kürt tehlikedeyse Türk de tehlikededir.
 
Kaderleri iç içe geçen iki halkız. Milli mücadelenin kazanılmasının sırrı ise Anadolu'da sağlanan birlikteliktir. 1990'ların başında Sovyetler Birliği çökerken, Türkiye için çok büyük jeopolitik fırsatlar doğdu. Ancak Kürt meselesini çözmemekte ısrar eden anlayış, tüm enerjiyi içeriye harcadı. Devletin etrafını saran çeteler, karanlık yapılar bu fırsatları heba etti. Kürt meselesi çözülebilseydi, 90'lar Türkiye için muazzam bir demokrasi ve sıçrama dönemine dönüşebilirdi. Bir yüzyılı iç gerilimlerle geçirdik. Artık geçmişe bakıp ders almak zorundayız.”
 
MERKEZDEN YÖNETMEK ARTIK İMKANSIZDIR
 
Bugün, iktidarın adil ve demokratik bir yönetim anlayışına geçmesi asıl meseledir. 86 milyon yurttaşı, yüz binlerce okulu, binlerce kamu kurumunu, milyonlarca insanı merkezden yönetmeye çalışmak artık hem imkânsızdır hem sağlıksızdır. Demokratik aklın gereği, yerel yönetimlerin güçlendirilmesidir. Zamanın ruhu yerel demokrasidir. Mahalledeki sorunu Ankara'da tek bir masadan çözemezsiniz. Hukuku ve demokrasiyi rota edinmeyen bir Türkiye ne idari ne etnik ne de inançsal gerilimleri çözebilir. Dicle kıyısındaki, Hemşin Yaylası’ndaki bir köyün derdini, ancak o köyle birlikte karar veren bir yerellik çözebilir.
 
BİR ARADA TUTAN HARÇTIR
 
Yerel demokrasi ülkeyi bir arada tutan harçtır. Yerel yönetimlerin kayyım uygulamalarıyla değil, halkın seçtiği temsilciler aracılığıyla yönetilmesini istiyoruz. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi Diyarbakırlı yurttaşın olduğu kadar Manisalı yurttaşın da hakkıdır. Bu adımlar sadece Kürtlerin hukukunu değil, Cumhuriyetin de hukuk içinde meşruiyetini pekiştirecek önemli adımlardır.
 
ÖCALAN YOK SAYILAMAZ BİR AKTÖR
 
Kürt meselesinin son 40 yılı konuşulurken, herkesin bildiği ama çoğu zaman yüksek sesle tartışmaktan kaçındığı bir gerçek var. Sayın Öcalan, bu meselenin çözümünde yok sayılması mümkün olmayan bir aktördür. 1993'ten bu yana farklı dönemlerde çeşitli ateşkes ve müzakere çağrıları yaptığını biliyoruz. 1 Ekim 2024'te Meclis açılışı vesilesiyle başlayan çözüm tartışmaları bir kez daha bize şunu gösterdi: Bu mesele, susturarak değil, konuşarak çözülür. Çatışmanın sona ermesi yönünde etkisi olabilecek her aktör, hukuk çerçevesinde, şeffaf ve demokratik bir müzakere zemini içinde bulunmalıdır. Bu sürecin seyrini belirlemiş Öcalan’ın, barış için söz kurması kadar doğal bir şey yoktur; bunun yolu da yaşam, iletişim ve çalışma şartlarının sağlanmasıdır.
 
EKSİKLİĞİ TAMAMLAMAK ZORUNDAYIZ
 
Tam da bu noktada Sayın Öcalan'ın ‘Kürtleri Cumhuriyete hukuk kapısından dahil etmek istiyoruz’ tespitinin çok önemli ve kritik olduğunu belirtmeliyiz. Cumhuriyet, sadece 1923'te ilan edilmiş bir rejim değişikliği değildir. Cumhuriyet ‘ilan edilmiş ama eksik bırakılmıştır.’ Bugün artık o eksiği tamamlamak zorundayız. Bunu, Kürt olgusunu Cumhuriyetin yasallığına ekleyerek tamamlayabiliriz. Peki sadece Kürtleri dahil ederek bu eksiklik tamamlanır mı? Hayır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında dışlanmış kesimlerin de merkeze geldiği yeni ve demokratik bir Türkiye arzuluyoruz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı demokrasi ile taçlandığında bütün kesimlerin ülkeye aidiyet duygusu ve bağlılığı artar.
 
DEMOKRATİK ENTEGRASYON YASALARI ÇIKARILMALI
 
Ülkenin iç bütünlüğünü sağlamak için ne yapabiliriz? Anayasada eşit yurttaşlık ilkesini güçlendiren, kimlikler üstü bir hukuk dili kurabiliriz. Anadilinde eğitim ve kamusal hizmetlere erişimi, evrensel hak olarak güvence altına alabiliriz. Demokratik entegrasyon yasaları çıkararak, karşılıklı güven ve kararlılıkla toplumsal uyumu güçlendirebiliriz.  Barış yasasıyla toplumdaki etnik, inançsal, sınıfsal gerilimleri eşitlik ve özgürlük temelinde çözebiliriz. AİHM ve AYM kararlarının eksiksiz uygulanması sağlayabilir, ceza ve infaz mevzuatını demokratik standartlara çekebiliriz.
 
İKİLİ HUKUK SON BULMALI
 
Bugünü konuşurken tarihin kapısını aralayıp geçmişe bir bakalım. 1500'lü yıllarda Osmanlı hükümdarı, Kürtlere bir notla birlikte altında mührü bulunan beyaz bir kâğıt gönderir. Notta şöyle yazar: ‘Dilediğinizi yazın, kanun değerindedir.’ Bu anlatı, bir yönetim aklının Kürtleri ne kadar iyi tanıdığını ve kıymet biçtiğini göstermesi açısından önemlidir. Bugün bizim ihtiyacımız, beyaz kâğıdı sadece Kürtlere değil, tüm yurttaşlara uzatan, ‘Gelin, bu ülkenin hukukunu birlikte oluşturalım’ diyen bir demokratik Cumhuriyet aklıdır. Artık yüz yıllık cumhuriyete eşlik eden ikili hukuk anlayışına son verip bütüncül hukukla barışı kurmak gerekir.
 
ARTIK BU GİRDAPTAN ÇIKMALIYIZ
 
Yüzyıl önce emperyalist güçler bu coğrafyayı cetvelle parçalara böldüler. Bugün Ortadoğu'da adeta bitimsiz hale gelen gerilimlerin, soykırımların, göçlerin, isyanların temel nedeni, emperyalist güçlerin yüz yıl önceki müdahaleleridir. Sadece sınırları değil, kaderimizi de çizdiler. Artık bu girdaptan çıkmalıyız. Ortadoğu’da sınırları değiştirmeden anlamsızlaştırmalıyız. Toplumsal etkileşimi büyütecek ekonomik entegrasyon ve siyasi istikrarı sağlayarak bölge barışının anahtarını ellerimize almalıyız. Çünkü bölge halkları savaşmaktan yoruldu. Türkler, Kürtler, Araplar ve Farslar artık refah ve karşılıklı saygı içinde birlikte yaşamalıdır. Bölge hakları cepheden cepheye sürülmekten, kayıpların mateminden yorgun düştü. Filistin'de yaşanan trajedi bu yorgunluğun vicdanlara hazınan en derin yarasıdır.
 
Sykes-Picot'yu, tarihin çöp sepetine atmanın yegâne yolu bölgede birleştirici politikalar uygulamaktan geçer. Tam da burada; Ortadoğu’nun kanayan ülkesi haline gelen Suriye’de de ayrıştırıcı modeller yerine birleştirici modellere katkı sunmalıyız. Suriye'de yerel yönetimlerin güçlü olduğu, farklılıklara saygı gösteren âdem-i merkeziyetçi bir yönetim anlayışının en uygun çözüm olduğuna inanıyoruz. Oradaki bütün halklar bizim kardeşimizdir.
 
Türkiye oradaki bütün halklar için güvenilir bir ortak olmalıdır. Demokratik Ortadoğu Birliği, halkların ve inançların ortak iradesiyle inşa edilebilir. Türkiye, Cumhuriyet birikimi, coğrafi konumu ve Kürt-Türk ortak tarih mirası ile bu süreçte öncü bir rol oynayabilir. Türkiye Kürtlerle birlikte düşünen bir bölge stratejisi kurarsa kazançlı çıkar. Bu anlamda Kuzey ve Doğu Suriye'ye güvenlik merceğinden değil, demokratik bir diyalog penceresinden bakabilmelidir. 
 
EŞİĞİN AĞZINDAYIZ
 
İktidardaki güç olarak en büyük sorumluluk sizin omuzlarınızdadır. Devleti kurtarmak sadece savaşta değil barışta dirayet ile olur. Bugün yüzlerce yıllık tarihe geçecek eşiğin tam ağzındasınız. Lütfen biraz daha kararlılık ve cesaret gösterin! Güvenlikçi çizgide ısrar edenlere sesleniyorum: Her kavga elbet bir gün sulh ile biter. Her çatışma, nihayetinde konuşarak, diyalogla ve müzakereyle biter. Silahlı kuvvetlerin en deneyimli kişileri bile ‘bu iş silahla bitmez’ demekteler. Sizlerden beklenen, barış çabalarına engel olmak değil, tam tersine kolaylaştırıcı olmaktır. Çatışmasızlık herkesin kazandığı bir atmosferdir. Barıştan daha büyük bir ulusal güvenlik olabilir mi?
 
CHP’YE ÇAĞRI
 
Ana muhalefet çevrelerine sesleniyorum: İlkesel bir duruşla barışı bu ülkeye armağan etmek zorundayız. Bundan daha kutsal bir siyasal görev önümüzde yok. Kürt meselesinde çözümden yana olmayan, çözümü başka bahara erteleyen bir muhalefet Türkiye'ye alternatif olamaz. Bu sorunun çözümü sadece devlete ve iktidara bırakılamaz.Merkez sağ, kararsız ve milliyetçi kardeşlerime sesleniyorum: Bu ülkede hiçbir halkı ötekileştirmeden onlara da hakkını teslim ederek birliği sağlamak mümkündür. Zora dayalı birliktelik değil, rızaya dayalı birlikteliği kurmaktan sizler de sorumlusunuz. ‘Önce diyalog, önce hak’ diyebilmelisiniz. 
 
DEVLET YAPTIĞI HATALAR İLE YÜZLEŞMELİ
 
Türkiye'nin tüm renklerine sesleniyorum: Gelin önyargıları kaldıralım, eşitlik temelinde kardeşlik hukukunu canlandırarak ülkeyi güçlendirelim, demokratikleştirelim. Türkiye hepimizin ülkesidir. Devletin geçmişte yapılan hatalarla yüzleşmesi ve daha kapsayıcı ve kuşatıcı bir siyaset uygulaması için DEM Parti olarak elimizden geleni yapacağımızı bir kez daha belirtmek istiyorum. Biz demokratik haklar ve özgürlükleri herkes için istiyoruz. Demokratik alanın genişletilmesi için herkesle bir araya gelmeye hazırız.”  
 
 

Diğer başlıklar

19:50 Bahis soruşturması: Kaptan ve futbolcular hakkında tutuklama talebi
19:13 Bahçeli'den eş genel başkanlara 'tebrik'
19:01 AB'den iltica başvurusu reddedilenler hakkında yeni kararlar
18:11 DEM Partililerden 'bütçe' çağrısı
17:56 Japonya’da 7.2 büyüklüğünde deprem: Tsunami uyarısı yapıldı
17:50 Bakırhan'dan 'yerel yönetim' çağrısı: Mahalledeki sorunu Ankara'da çözemezsiniz
17:20 Tülay Hatimoğulları: Suriye'nin tek çaresi adem-i merkeziyetçiliktir
17:20 Gazze'ye saldırılarda 5 kişi daha hayatını kaybetti
16:19 DEM Parti’den bütçeye şerh: Sürece duyarsız bir şekilde hazırlanmıştır
16:03 ‘Büyüyen sadece yoksulluk, sefalet ve açlıktır’
16:02 Tutsaklara 'Mahabad' ve 'Kürdistan' cezası
15:32 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
14:46 ‘Sağlık emekçileri yalnız değildir’
14:46 Elkê'de yol kiralanan iş makinesi ile açtırıldı
14:20 Pirsûs'ta şüpheli kadın ölümü
13:46 Antalya’da 5.2 büyüklüğünde deprem
13:42 Belediyeden On Gözlü Köprü açıklaması
13:18 Kurtulmuş'tan süreç açıklaması: Bu bir devlet projesidir
13:11 EMEP 'halktan yana bir bütçe' için 15 acil düzenleme önerdi
13:10 'Çözüm süreci'ni bitiren olayda polisin parmak izi dosyaya eklendi
11:51 Kağanarslan: Abdullah Öcalan'ın sosyalizm tartışmasındaki fikirleri ufuk açıcı
11:17 İzBB işçileri 'emekleri' için çıplak ayaklarla yürüdü
11:12 Prof. Norman Paech: Ulus-devlet geleceğin modeli değildir
11:05 Elkê'de heyelan: Karayolları kiralık iş makinesi arıyor!
11:02 Abdullah Öcalan’ın ışığı 11 bin kilometrelik yolları arşınlattı
10:55 Veysi Aktaş'tan eleştirilere yanıt: Türkiye solunun kendini yenilemesine ihtiyaç var
09:57 JINNEWS’in Kasım ayı şiddet çetelesi: 23 kadın ve 3 çocuk katledildi
09:23 ‘Uyuşturucu ve fuhuşa karşı birlikte çözüm bulabiliriz’
09:18 Sri Lanka’da afet: 627 ölü
09:15 Hasta tutsak raporu: Çelişki, eksik tanı, yer verilmeyen hastalıklar
09:14 Akademisyen Orhan: Pozitif barış inşası için entegrasyon yasaları yapılmalı
09:12 Mele Dunayserî: Müzakerede koşullar eşit olmalı
09:10 ‘MESEM’ler eğitim değil sömürü yerleri’
09:02 'Kapitalizm büyüme hırsıyla su kaynaklarını yok ediyor'
09:00 'DAİŞ emiri' Hemo'nun hikayesi
09:00 08 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:01 Çok sayıda kent için sağanak ve kuvvetli rüzgar uyarısı
07/12/2025
23:48 Muğla'da 11 mahalle karantinaya alındı
22:55 Wan'da 4.6 büyüklüğünde deprem
21:32 DEM Parti'den Kumluca’da şölen
20:53 Amed Film Festivali, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne adandı
20:02 Wan’da şüpheli ölüm
19:58 Colemêrg’te heyelan
19:40 Uluslararası Savaş Karşıtı Film Festivali ödülleri sahiplerine verildi
19:24 Eskişehir’de Kürtçe'ye engel
19:08 Mazlum Ebdî: Şara’dan gerçek bir değişim görmemiz gerekiyor
18:17 PYD: Yeni Suriye’nin kurulması ademi merkeziyetçilikle mümkün
17:54 Konferans sona erdi: Öcalan’ın sözlerinin gücünü ülkemize götürmek için geldik
17:42 10 yaşındaki çocuk gömüldüğü topraktan yaralı çıkarıldı
17:40 İsrail'in saldırıları sürüyor: 70 bin 360 kişi katledildi
16:37 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
16:27 Anavarza Kültür ve Sanat Derneği açıldı
16:18 Haydar Ergül: O ışık Öcalan'ın kendisidir
16:07 Marksist John Hollaway: Abdullah Öcalan’ın yaktığı ışık beni buraya getirdi
15:47 İzmir'de asgari ücret ve bütçe tepkisi
15:15 Nobel Ödüllü Shirin Ebadi: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü sürecin temel koşuludur
15:12 Macaristan Başbakanı Orban yarın Türkiye'ye geliyor
14:59 Dil kurumlarından çocuklara alfabe öğretme etkinliği
14:26 PKK'liler için kurulan taziye ve verilen mevlide kitlesel ziyaret
14:08 Demirtaş: Süreç parçalanma değil, onurlu birliği sağlayacak bir süreç
Figen Yüksekdağ: Yeni bir dönemin kapıları açıldı
14:00 Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'nın ikinci oturumu
13:57 Seferleri azaltan kayyım öğrencileri mağdur etti
13:30 Mêrdîn’de sağanak: Caddeler göle döndü
13:03 Prof. Paech: Kürtlerin ve azınlıkların varlığı kolektif haklarla korunmalı
12:17 Dubbins: 27 Şubat çağrısı Türkiye ve Ortadoğu için muazzam fırsat yarattı
10:30 DEM Parti'nin 'Uluslararası Konferansı' konuşmalarla sürdü
10:08 Hindistan’da gece kulübü yangını: En az 25 ölü
09:57 Jin dergi ‘Komün’ kapağıyla çıktı
09:53 Hintli eski Parlamenter: Öcalan'ın ilkeleri bütün dünyaya barış getirecektir
09:43 Konferansa katılanlar: Tarihi seyreden değil, yapan bir dönemdeyiz
09:24 Psikolog Hatice Göz: Güçlü bir çocuk hakları hareketi oluşturulmalı
09:21 Çok sayıda bölgede sağanak bekleniyor
09:19 Emekliler: 2026 yılını emeklilere düşman yılı kabul ediyoruz
09:12 Cezaevindeki yemek borcu gerekçesiyle kızının bursuna el konuldu
09:12 Wan kayyımı ‘Sit alanı’ olan yapıyı bakanlığa devretti
09:10 Licê’deki fuhuş ağına karşı komisyon kurulacak
09:08 Dêrsim’de fuhuşa tepki: Yapılanlar bilinçli bir politikanın devamıdır
09:06 Özgür sinemanın adresi
09:02 Anneler: Önderliğimiz özgür olmadan barış olmaz
09:00 07 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
06/12/2025
23:49 Yemeklerinde ölü fare çıktığını söyleyen öğrencilerden protesto
23:23 Paramiliter grupların işkence ettiği Efrînli M.S. yaşamını yitirdi
23:13 Uluslararası konferansta yarın da önemli başlıklar tartışılacak
23:07 Metin ve Kemal Kahraman’ın konserine yoğun ilgi
22:54 Muhittin Böcek hastaneye kaldırıldı
22:51 Hatun Esen: Doğayı katledenler değil mücadele kazanacak
22:11 BMGK'den Lübnan'a destek açıklaması
22:01 Ankara'da 'Ev' filmi gösterimi ve söyleşisi
21:14 'Hakikat ve adalet olmadan barış inşa edilemez'
20:49 Kaldırım çalışmaları esnafı da yurttaşı da mağdur etti
18:41 Halep’te Abdullah Öcalan için özgürlük çağrısı
18:33 Fidan: Öcalan Suriye'de rol oynayabilir
18:08 BM: Suriye’de insan hakları ihlalleri devam ediyor
18:04 Azime Işık: Dönüşüm için ilkin adalet kıstası benimsenmeli
17:56 Êlih'te panel: Barışı örgütlemek zorundayız
17:48 İsrail, 70 bin 354 Filistinliyi katletti
17:45 Afşin Belediyesi’nin işine son verdiği işçi intihar etti
17:01 Cizîr'de mağarada bir kişiye ait cenaze bulundu
16:32 Aydın Erdem mezarı başında anıldı
16:31 İrlandalı milletvekili Kearney: Sivil toplum sürece dahil edilmeli
Katalonya eski Başbakanı Garcia: En önemlisi halkınızla yaptığınız sözleşmedir
16:20 Bahçeli: Barış kuşunun ikinci kanadı takılacak ve herkes uçuşunu görecektir
16:18 Wan’da Şiyar Be Platformu kitlesel yürüyüşle deklere edildi
16:01 Gazeteci Aykol’un tedavisi sürüyor
15:54 Suriye’de Alevilere dönük saldırılar Amed’de protesto edildi
15:52 Prof Köker: Nihai hedef barış ve demokratik toplumun inşasıdır
15:19 Neçirvan Barzani: Barışın inşa edilmesi tüm bölgeyi etkiler
15:18 Amed Sağlık Platformu çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı
15:04 Üç kentte hasta tutsaklar için çağrı
15:03 CHP'de yeni MYK belli oldu
15:01 Güney Afrikalı Senatör Bhabha: Yasal kılındığımız an dönüm noktası yaşandı
14:49 Arzu Yılmaz: Abdullah Öcalan’ın söylediği entegrasyon, birlikte yaşamın formülüdür
Nobel Ödüllü Oleksandra Viacheslavivna Matviichuk: Kadınları sürece dahil etmeliyiz
14:19 DAİŞ saldırısı ihtimaline karşı kutlama yasağı
14:02 İstanbul’da Barış Çalıştayı: Süreçte aktif rol almak istiyoruz
13:59 Suriye’de savaş kalıntıları nedeniyle 665 kişi yaşamını yitirdi
13:44 İmralı Heyeti üyesi Erol: Abdullah Öcalan Kürtlerin hukuka dahil edilmesini istiyor
13:36 İmralı’ya giden komisyon üyesi Yıldız: Süreç ertelenmeyecek bir devlet meselesidir
13:27 Yiğit ve Turgut’un taziyelerine kitlesel ziyaret
13:19 'Esas duruş' dayatmasını reddeden tutsak, 10 gardiyan tarafından darp edildi
13:13 Mehmet Güler, Rojhat Özdel ve Faik Kevci için adalet istendi
13:11 Cumartesi Anneleri Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sordu
12:28 İstinaf da 'yetki davası'nda DİSK Basın-İş'i haklı buldu
12:26 Barzani: Sürece her anlamda katkı sunmaya hazırım
Talabani: Barış ve demokrasi umudu için atılan her adımı savunuruz
12:01 Îlham Ehmed: Kendimizi Türkiye’de, Türkiye’yi burada görmek istiyoruz
11:26 15'inci İnsan Hakları Film Günleri başlıyor
11:18 Boşanmak isteyen kadın ve kız kardeşine saldırı
11:07 Abdullah Öcalan: Demokratik toplum sosyalizmi temelinde kurtuluşa yürüme zamanı
10:53 ‘Uluslararası konferasta’ barış deneyimleri tartışılacak
10:38 Uluslararası konferans: Abdullah Öcalan’ın demokratik paradigması büyük bir çözümdür
10:30 Osmaniye'de kaza: Çok sayıda ölü ve yaralı var
09:41 Dilan Karaman’ın ölümüne dair açılan soruşturma ne aşamada?
09:31 DAİŞ Suriye'de yeniden varlık gösteriyor
09:13 Kuvvetli yağış ve rüzgar uyarısı
09:12 ‘Katıldığı sınav bulunmadı’ iddiasıyla 30 yıllık tutsağın tahliyesi 9 ay ertelendi
09:11 1 ayda 4 kez hastane sevk edildi: Artık beni hastaneye götürmesinler
09:09 Her Yer Çocuk Derneği gönüllüsü: İktidarın politikalarıyla çocukluk kısalıyor
09:08 Wan-Bedlîs-Colemêrg Eczacılar Odası Başkanı: Fiyat belirsizliği ilaçları vurdu
09:07 'Savaş engelliliği artırıyor, barış için mücadele edeceğiz'
09:07 Kayyıma gerekçe yapılan davadan beraat etti: Belediye iade edilmeli
09:06 Avukat Özdemir: 11'inci Yargı Paketi beklentileri karşılamadı
09:05 ÖHD'li Kantarci: Abdullah Öcalan'ın özgür yaşar ve çalışır koşulları sağlanmalı
09:04 Türkdoğan: Komisyon raporunun en önemli başlığı entegrasyon olacak
09:04 Licêlilerden 'fuhuş ağına' karşı birlik çağrısı
09:03 31 yıllık tutsağı arkadaşı anlattı:Yaşamını halkının mücadelesine adadı
09:02 Kırmızı halısız festival
09:00 06 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
05/12/2025
23:34 Rojin Kabaiş’in telefonu 10 gün içinde İspanya’ya gönderilecek
22:56 BM: Gazze'de insani kriz kritik seviyede
22:38 Suriye Geçiş Hükümeti’ne bağlı silahı grup, Alevi türbelerini yaktı
22:06 Abdullah Öcalan'dan komisyona: Görüşme tarihidir
21:37 Provokatör polis açığa alındı